BAKAN BOZDAĞ, ADALET AKADEMİSİ HÂKİM-SAVCI ADAYLARI EĞİTİMİ AÇILIŞ TÖRENİNE KATILDI

04 Nisan 2022
Türkiye Adalet Akademisi

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye Adalet Akademisi 25.Dönem Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adayları Son Dönem Eğitimi ile 16. Dönem İdari Yargı Hâkim Adayları Hazırlık Eğitimi Açılış Törenine katıldı.

Türkiye Adalet Akademisi’nde (TAA) düzenlenen 25’inci Dönem Adli Yargı Adayları Son Dönem Eğitimi ile 16’ncı Dönem İdari Yargı Hazırlık Eğitimi açılış törenine katılan Bakan Bozdağ, yeni eğitim yılının hayırlı, yararlı ve başarılı geçmesini temenni ederek hâkim ve savcı adayları ile bir arada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Adalet gibi yüce bir değeri ayakta tutmakta görevli olan hâkim ve savcılık mesleğinin büyük bir sorumluluk gerektirdiğini kaydeden Bakan Bozdağ, “Vicdanlarımızı ve aklımızı ve bütün muhakememizi anayasa, kanun ve hukuka bağlı ve sınırlı olduğunu asla unutmamalıyız. Bizim bağlılığımız, bizim sadakatimiz, anayasamıza, kanunlarımıza ve hukukumuzadır. Bunun dışında her türlü bağlılığı hâkim ve savcılar reddetmelidir” dedi.

HÂKİM; FEHİM, MÜSTAKİM, EMİN, MEKİN VE METİN OLMALI

Hâkim ve savcı olmak hayati öneme sahip büyük bir sorumluluktur. Adalet gibi yüce bir değeri ayakta tutmakla, hak ile hükmetmekle ve herkese hak ettiğini vermekle görevli hâkim ve savcıların çok önemli niteliklere sahip olması lazım. Adalet gibi yüce bir değerin hizmetkarı olmak her insana nasip olmaz. Sizler bu açıdan şanslısınız. Çünkü yüce bir değere ve o değerden beklenti içinde olan her bir insanımıza ve ülkemize hizmet edeceksiniz.

Hâkimin savcının nitelikleri son derece önemlidir. Elbette bilirsiniz merhum Ahmet Cevdet Paşa’nın Mecelle’de ifade ettiği gibi hâkim, hâkim, fehim, müstakim, emin, mekin ve metin olmalıdır. Hâkim olmalı yani ilim, hikmet sahibi hüküm sahibi, liyakatli olmalı. Yasalara, Anayasaya hukuka hâkim olmalı, dosyanıza hâkim olmalı ve hikmet sahibi olarak hükümlerinizi adil vermelisiniz. Bunun yolu önce liyakat, önce liyakat. Bunun yolu da alın teri ile kendinizi meslek öncesi geliştirmek, yetiştirmek meslek içi de son ana kadar, emekli olana kadar her anı dolu dolu geçirmektir. Çünkü iki günü birbirine eşit olan aldanmıştır. Biz her günümüzü daha iyi yapacağız ve kendimizi geliştireceğiz.

Tabii fehim akıllı olmak, mantıklı olmak, anlayışlı olmak, muhakeme yeteneğini de güçlü tutmaktır. Sadece akıllı olmak anlayışlı olmak yetmez. Sağlıklı bir muhakeme yeteneğin olması bizim vereceğimiz kararların adil olması, doğru olması, isabetli olması bakımından da son derece önemlidir.

HÂKİM ÖYLE ADİL VE GÜVENİLİR OLMALI Kİ VERDİĞİ KARARLARDA “ADALET YERİNİ BULDU” DENEBİLSİN

Müstakim adı üstünde doğru olmak, dürüst olmak, dengeli olmak, ölçülü olmak, istikamet üzerine olmak. Eğer bir hâkim doğru, dürüst, dengeli, ölçülü olursa o vereceği karar kadar, onun davranışları da insanlarda güven temin eder. Onun için de emin olmak gerekir, güvenilir olmak. Herkes aldatmadığını, haksızlık etmediğini, adil olduğunu, adaleti ayakta tuttuğunu, güvenilen biri olduğunu bilmeli ve sizden karar beklerken sizin huzurunuzda hak ararken bu duygular içerisinde bulunmalı ki verilen karardan memnun olsun, aleyhine bile olsa “adalet yerini buldu, şeriatın kestiği parmak acımaz” denilsin. Eğer müstakim olmazsak, fehim olmazsak, hâkim olmazsak ve emin olmazsak bu kanaati biz etrafımızdaki insanlara, bizden karar bekleyenlere veremeyiz.

Metin olmak, mesleğin bakırını, onurunu, ağırlığını, niteliğini özelliğini her hal ve davranışımız da taşımak hâkimin bir vakarı, savcının bir vakarı bu mesleğin bir vakarı bir gururu bir ağırlığı var onun için hâkim ve savcı oturaklı, sakin, vakarlı, onurlu, omurgalı, kişilikli karakterli olmalı ve bunu da hayatının her anına yansıtabilmelidir.

EĞER HÂKİM VE SAVCILAR KENDİNİ DONATIRLARSA GÖREVLERİ SÜRESİNCE LİYAKATLERİ TARTIŞMASIZ, KARARLARI TARTIŞMASIZ OLABİLİR

Tabii en önemli şey metin olmak. Diğerleri dönemli nedir, o cesur olmak. Baskılara, tehditlere, biz, etki altına almak isteyenlere karşı dirençli olmak, güçlü olmak, sabırlı olmak çünkü yapacağımızı iş bütün bunları bize gerekli kılar. Bizim kararlarımızı etkilemek için üzerimize pek çok etki yapmak isteyenler olur işte şimdi sosyal medya mahkemeleri var, sosyal medya savcıları var, gazeteler var, televizyonlar var, pek çok kişi hâkim ve savcılarımızın verdiği kararlar nedeniyle onları eleştirdiği gibi vereceği kararlar öncesi onları eleştiren hatta tehdide varan açıklamalara da hep beraber şahit bulunuyoruz. Ne yapacağız, dirençli olacağız. Etkilenmeden, hem dosyanın taraflarından, hem ideolojilerden, hem siyasi görüşlerden, hem medyadan, hem sosyal medyadan etkilenmeden hak neyse ona sahip çıkarak hakkı tespit edip hak sahibine teslim ederek biz görevimizi yapmak zorundayız. Eğer hâkim ve savcılar bu niteliklerle kendini donatırlarsa görevleri süresince liyakatleri tartışmasız, kararları tartışmasız olabilir.

Bugün yargıya güven ve yargıdan memnuniyet konusunda pek çok eleştiri alıyoruz.  Bunu azaltacak olan sizlersiniz. Çünkü yargıya güveni artıracak yargıdan memnuniyeti yükseltecek hakim ve savcılarımızın adli süreçlerde verdiği kararlar olacaktır.  Sizler ne kadar anayasaya, hukuka uygun karar verirseniz, adil olursanız, karara muhatap olanlar bu kararlarda adil olduğunuza dair kanaat sahibi olurlarsa hem size, hem kararınıza, hem adalet duygusuna güven artacak, yargı hizmetlerinden memnuniyette yükselecektir.

HÂKİM VE SAVCI YARDIMCILIĞI MÜESSESESİNİ SİSTEMİMİZE KAZANDIRMAYI PLANLIYORUZ

Hâkim ve savcılarımızın meslek öncesi iyi yetişmesi, meslek içinde de iyi bir şekilde meslek içi eğitimle geliştirilmesi, gelişen şartlara ve hukuk anlayışına göre bilgilendirilmesi ve donatılmasını temin etmek maksadıyla Adalet Bakanlığı olarak yeni bazı adımları atmanın arifesindeyiz. Önümüzdeki dönemde hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesini hayata geçirme konusunda kararlıyız.

İnsan Hakları Eylem Planı’nda (İHEP) Sayın Cumhurbaşkanımız açıkladı, biz de bakanlık olarak üzerinde çalışıyoruz. İnşallah bu sene içerisinde hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesini hâkim ve savcı mesleğine kazandıracağımız gençlerin meslek öncesi eğitimi için önemli bir müessese olarak sistemimize kazandırmayı planlıyoruz. 1 Ocak 2023’ten itibaren yürürlüğe girmesini de hedeflediğimiz bu sistemde şu an ki planlamalarımıza göre hâkim ve savcı sınavı yardımcılığını kazananlar hâkim ve savcı yardımcısı olarak eğitici hâkimlerin bulunduğu adliyelere atacaklar ve oralarda eğitimlerini sürdürecekler, asgari 3 yıl eğitim süresi olacak. Bunun birinci senesi adalet akademisinde ama diğer kısmı doğrudan hâkim nezdinde savcı nezdinde olacak. Bir hâkim ve savcı nezdinde en fazla iki hâkim veya savcı olacak. Usta çırak ilişkisi içerisinde, pratiğin bizzat içerisinde, hâkim ve savcılarımızın bizzat pratiğin iki yıl içerisinde kalmalarını temin edecek, kürsüye çıktıklarında ise gördükleri ve yaşadıkları edindikleri tecrübe çerçevesinde mesleğini daha başarılı ve daha özgüvenli icra etmelerini sağlayacak önemli bir kazanımı, donanımı onlara vermiş olacağız.

Bunun çok başarılı bir şekilde işletilmesi için her türlü hazırlıkları Bakanlık olarak şimdiden yapıyoruz. Tabi geçiş süreci olacak. Geçiş sürecinde hem hâkim savcı yardımcılığını hem de bugünkü sistemde alıma devam edeceğiz. Bu geçiş süreci bittikten sonra bugünkü sistemdeki alım tamamen kalkacak. Hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesi işlemeye devam edecek.

YENİ DÖNEMDE İKİ YILDA BİR TEFTİŞİ RUTİN VE ZORUNLU HALDE GETİRMEYİ PLANLIYORUZ

Teftiş konusunda da yeni adımları atma kararı aldık. Çünkü meslekte olan savcılara rehberlik ve yol gösteren, teftişin onlara çok şey kazandırdığına yürekten inanıyoruz. Şu anda müfettiş sayımızın azlığı ve bazı sorunlar nedeniyle maalesef mahallinde teftişte istediğimiz gibi başarılı değiliz. Yeni dönemde iki yılda bir teftişi rutin ve zorunlu halde getiren, bizzat mahallinde mahkemeyi ve hâkim veya savcıyı dosyaları inceleyen, teftiş eden, rehberlik edici, eğitici, yönlendirici teftişi etkin bir şekilde devreye koymayı, böylelikle de meslek başında da bir eğitimi böylece hayata geçirmeyi hedefliyoruz ki hakim ve savcılarımızın donanımı ve değişen şartlara uyumu, kararlarındaki sabiti adil olmasını temin noktasında önemli bir vazifeyi ifa etsin bu müessese ve büyük bir açığı da böylece kapatmış olacağız.

HÂKİM VE SAVCILARIMIZIN DONANIMIN DAİMA GÜÇLÜ VE İYİ OLMASI KONUSUNDA BÜYÜK BİR GAYRETİ ORTAYA KOYACAĞIZ

Meslek içi eğitimlerimiz ihtiyari devam ediyor. Yeni dönemde ihtiyari meslek içi eğitimler devam ederken zorunlu meslek içi eğitimi de devreye alacağız. Çünkü ihtiyacı olanları HSK, Adalet Akademisi ve Adalet Bakanlığı birlikte tespit ederek onları zaman zaman değişik konularda eğitime davet edecek ve meslek içi eğitim ile de Akademimiz önemli bir rolü yerine getirecek ve bu açıdan da sürekli meslek öncesi, meslek içi bir de meslek başında eğitim yoluyla hâkim ve savcılarımızın donanımın daima güçlü ve daima yeni ve daima daha iyi olması konusunda büyük bir gayreti büyük bir çabayı ortaya koyacağız. Çünkü biz biliyoruz ki liyakat, ehliyet, hâkim olmak ve işe hakim olmak her işin başı ve burada da en büyük görev elbette ki bu mesleği yapan hakim ve savcılarımızın meslek öncesi ve meslek içi eğitimleridir.

Adalet mülkün temelidir. Böyle bilir böyle inanırız.  Bu temel sağlam olursa mülkte sağlam olur, hem türlü saldırıya karşı o mülk dimdik ayakta durur. Ayrıca adalet Allah’ın evrene koyduğu ilahi bir ölçüdür, ilahi bir yasadır. Adalet ülkeyi mahmur, halkı bahtiyar eder.

ADALET, HÂKİMİN İHSANI DEĞİLDİR

Size bir dava açıldığında veya bir şikayet geldiğinde burada buna bakıp ona göre layık olduğu muameleyi yapmak bizim verdiğimiz kararların isabeti bakımından son derece önemlidir. Adalet hâkimin ihsanı değildir. Hâkimin görevi de adalet ihsan etmek değildir. Hâkimin görevi hak ve adalet ile hükmetmektir. Her işimizde adil olmak ve adaletle hükmetmek yüce Allah’ın kültürümüzün medeniyetimizin anayasa ve yasalarımızın bize emridir. Biz her işimizde adil olduğumuzda Allah’ın indirdiğine uymuş oluruz. Kültürümüzün emrine uymuş oluruz. Medeniyetimizin emrine uymuş oluruz. Anayasa ve yasalarımızın emrine uymuş oluruz. Onun için de bu emirlere itaat etmek ve uymak hâkim ve savcılarımızın birinci derecede asli vazifeleridir. Hâkim ve savcı bir hüküm verirken benim takdir hakkım var diye keyfine göre hareket edemez. Çünkü takdir hakkı keyfilik hakkı değildir. Hâkimler bağımsızdırlar. Kararlarını anayasaya, hukuka ve kanuna uygun olarak vicdani kanaatleriyle verirler. Çok açık anayasanın 138’inci Maddesi, hâkim karar verirken, savcı da karar verirken önce anayasaya bakacak, kanuna bakacak, hukuka bakacak ve bunlara uygun bir vicdani kanaat edindikten sonra hükmünü tesis edecek.

BİZİM BAĞLILIĞIMIZ, BİZİM SADAKATİMİZ; ANAYASAMIZA, KANUNLARIMIZA VE HUKUKUMUZADIR

Eğer bir hâkim veya savcının vicdanı anayasa, kanun ve hukuk ile bağlı olmazsa o vicdan rüzgârın önündeki yaprak gibidir. Güce göre sağa sola gider. İdeolojilere göre sağa sola eğilebilir. Geceye, gündüze, mevsime göre değişebilir. O yüzden bizim vicdanımız var ben vicdanıma göre hareket ettim deme hakkımız yok. Bizim vicdanımız anayasa, kanun ve hukuka bağlı bir vicdan. Biz ona bağlı bir vicdanla hareket edersek o zaman anayasaya, kanuna, hukuka uygun vicdani kanaat edinmiş ve adil bir karar tesis etmiş oluruz. Vicdanlarımızı ve aklımızı ve bütün muhakememizi anayasa, kanun ve hukuka bağlı ve sınırlı olduğunu asla unutmamalıyız. Bizim bağlılığımız, bizim sadakatimiz, anayasamıza, kanunlarımıza ve hukukumuzadır. Bunun dışında her türlü bağlılığı hâkim ve savcılar reddetmelidir. Hâkim ve savcılarımız görevlerinde bağımsız ve tarafsız hareket etmek zorundadır. Hem anayasamızın hem de yasalarımızın bize en büyük emirlerinden biri budur.

Hz. Ömer, devrindeki valilerden Ebû Musa el-Eş'arî’ye gönderdiği bir mektupta diyor ki: “Senin karşında meclisinde ve adalet huzurunda birbirine müsavi olmayacak hiç kimse bulunmasın. Zayıflar adaletten ümitsizliğe düşmesin. Kuvvetliler senden taraftarlık ummasın.” Müthiş bir ifade. Adalet deyince akla gelen Hz. Ömer, Valisine yazıyor. Eğer bir hâkim veya savcının huzurunda herkes eşit olmazsa zayıflar hâkim veya savcının adaletinden ümitsizliğe düşerse, kuvvetliler de hakim ve savcıdan taraftarlık umarsa orada adalet bulunmaz. Orada adalete güven, yargıdan memnuniyet olmaz. Orada hâkimin adil olduğuna dair bir inanç asla yer tutmaz.

Sizden sizin adaletinizden zayıflar asla ümitsizliğe düşmesin. Kuvvetliler de sizden taraftarlık ummasın. Eğer bir gün kuvvetliler sizden taraftarlık umuyor, zayıflar da sizin adaletinizden ümitsizliğe düşüyorsa bilin ki siz hâkimlik ve savcılık vasfınızı kaybetmişsiniz demektir. Üzerinizdeki cübbe o hakikati değiştirmez. Onun için biz kararlarımızın adil olması kadar taraf ve etrafımızın bize davası veya işi düşenlerin bizi adil bilmesi, adil olduğumuza inanması da bir o kadar önemli.

O nedenle hâkim ve savcılarımız daima mesleğin vakarına onuruna uygun davranmalıdır. Ahmet Cevdet Paşa’nın dediği gibi hâkim, müstakim, emin, metin, metin olmalıdır. Eğer bunları tam yaptığınız zaman zaten sizin adil olduğunuza ve kararlarınızın adil olduğuna inanmayan hiç kimse etrafınız da kalmaz.

AKLINIZI VE VİCDANINIZI SADECE ANAYASAMIZA, YASALARIMIZA VE HUKUKUMUZA BAĞLI TUTUN ONUN DIŞINDAKİ BÜTÜN BAĞLILIKLARI REDDEDİN

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde görev yapan bütün kamu görevlileri gibi hâkim ve savcılarımızın da vazifelerin başında gelen şeylerden biri de, devletine, milletine, anayasasına, yasalarına, hukukuna sadakat gösteriyor. Bizim sadakatimiz bunlara, eğer bir hâkim veya savcı aklını veya vicdanını terör örgütlerine, devlet millet düşmanlarına, herhangi bir ideolojinin emrine tahsis ederse adı ne olursa olsun gerçek anlam da hâkim ve savcı olamaz. Onun için aklınızı ve vicdanınızı sadece anayasamıza, yasalarımıza ve hukukumuza bağlı tutun onun dışındaki bütün bağlılıkları reddedin. Bağımsızlık tarafsızlık, özgürlük adil olmak bunu gerektirir. Eğer bir ülkede karar verme birilerine danışarak aldığına dair aldığı bir kanaat varsa o ülkede adaleti ayakta tutmak asla mümkün olmaz.

ANAYASAMIZIN ADAMI OLUN, KANUNLARIMIZIN ADAMI OLUN, HUKUKUMUZUN ADAMI OLUN, ADALETİMİZİN ADAMI OLUN

Türkiye FETÖ nedeniyle yaşadığı tecrübeden de gösteriyor ki buna büyük bir bedel ödedik.  Milletimize yeni bedeller ödettirmemek. Adaletin, yargının birtakım ideolojiler ve terör örgütleri tarafından işgal edilmesine izin vermemek, hepimizin ortak vazifesidir. Sizin bizim devletimizin ortak vazifesidir. O nedenle bütün hâkim ve savcı adaylarımıza bir kez daha sesleniyorum. Anayasamızın adamı olun, kanunlarımızın adamı olun, hukukumuzun adamı olun, adaletimizin adamı olun. Devletimize ve milletimize sahip olun. Ve bunlardan asla taviz vermeyin. Eğer birileri bir gün size falanca grubun adamı, filanca ekibin adamı, falanca görüşün ideolojinin partneri diyorsa yolcusu yoldaşı diyorsa o zaman siz kaybetmişsinizdir. Çünkü sizin başarınız bizim devletimizin, milletimizin geleceği bakımından son derece önemlidir. Çünkü adalet terazisinin ayarlarını bozmamak, bozulmasına izin vermemek, adaleti ayakta tutmak, hak sahibine hakkını teslim etmek. Adalete güveni ve yargıda memnuniyeti artırmak, bir devleti güçlü, hakkını bahtiyar kılmak ancak adil kararlarla mümkündür. Bu da adil hâkimlerle adil savcılarla ancak inşa edilebilir ve yaşatılabilir.

ADALET TERAZİSİNİN AYARLARINI BOZMAK İSTEYENLERE MÜSAADE ETMEYİN

Sizlerden istirhamım mesleğe başladığınızda adalet terazisinin ayarlarını bozmayın. Adalet terazisinin ayarlarını bozmak isteyenlere müsaade etmeyin. Adaleti ayakta tutun. Hak sahibine hakkını teslim etmekten tereddüt etmeyin. Güçlüler sizden taraftarlık ummasın. Zayıflar sizin adaletinizden ümitsizliğe düşmesin. İnsanlar sizin huzurunuzda daima eşit muameleye tabi olsun. Birine ayrı öbürüne ayrı muamele yapmayın. Eşit davranmak bizim vazifemizin de gereğidir. İnsanlığımızın da gereğidir. Ben inanıyorum ki sizler böyle davrandığınız zaman halkın size olan güveni de artacak, sizin verdiğiniz kararlara itimadı da artacak.

ÖZDEMİR: TEK BİR AMACIMIZ VAR SİZLERİ İYİ BİRER HÂKİM OLARAK YETİŞTİRMEK

Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir, 25.Dönem Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adayları Son Dönem Eğitimi ile 16. Dönem İdari Yargı Hâkim Adayları Hazırlık Eğitimi Açılış Töreninde adaylara seslenerek, ‘tek bir hedefimiz var, sizleri iyi hâkim ve savcılar olarak yetiştirmek’ ifadelerine yer verdi. Başkan Özdemir; “Adalet devletlerin olmazsa olmazıdır. Medeniyetler her daim adaletle anılır ve adaletle yücelir. Türkiye Cumhuriyeti de kurulduğu günden bugüne kadar tarihten getirdiği rollerle her daim adaletle payidar olmuştur. Şuanda Türkiye’de ‘Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’ ile ortaya çıkan inançla adalete olan güveni arttırma noktasında Adalet Bakanlığının ve Türkiye Adalet Akademisinin ‘Güven Veren Adalet İçin Etkin Eğitim’ sloganı ile bu anlayışı destekliyoruz ve çalışmalarımızı bu yönde yürütüyoruz.

Eğer ülkenizi seviyorsanız, bu millete değer veriyorsanız yapacağınız en önemli iş mesleğinizi iyi bir şekilde icra etmek. Gerek Türkiye Adalet Akademisi tarafından gerekse İlk Derece Mahkemelerinde yapacağınız stajlarınızda sizlere sunulan imkânlardan elverdiği ölçüde faydalanmaya çalışın. Bizler de Adalet Akademisi olarak sizler için elimizden gelenin en iyisini yapmaya hazırız. Tek bir amacımız var sizleri iyi bir hâkim olarak yetiştirmek. Bu ülkenin gurur duyacağı hâkimler olarak yetişmenizi sağlamak. İnteraktif sistemle oluşturduğumuz sınıflarımızda eğitim alacaksınız. Son dönem eğitimi, daha çok uygulamaya yönelik olacak. Aldığınız eğitimler sonucunda tüm eksiklerinizi tamamlamanızı amaçladık. Eğitim döneminin hepinize faydalı ve hayırlı olmasını diliyorum.” dedi.