Page 96 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 96

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                        neredeyse kesindir. Kısacası, bu şekilde (keyfilik yasağına aykırı) bir
                        kararın ciddi sonuçları olacaktır.

                            Ancak  bu  durum,  dilsel  iletişimin  temel  gerekliliklerinin  ihlal
                        edildiğini göstermez. Bu hâkimlerin metni (kararı) dilsel olarak anlaşı-
                        labilirdir, aksi takdirde bunu bir disiplin ve hatta ceza hukuku sorunu
                        olarak değerlendirmemiz mümkün olmazdı. Burada söz konusu olan,
                        her dilsel ifadeden önce gelen bir doğruluk iddiası değil, tam anlamıy-
                        la somut (spesifik-hukuki) doğruluk iddialarıdır. Alexy’nin bakış açı-
                        sını  dikkatle  inceleyen  Armin  Engländer  buna  ilişkin  şu  tespitlerde
                        bulunmuştur:
                            “Öncelikle pozitif olarak belirlenmiş normatif metinleri, geçerli hukuk
                        (geltendes  Recht)  olarak  addedersek  bu,  bir  kararın  yalnızca  göreceli  bir
                        doğruluk  iddiasında  (Richtigkeitsanspruch)  bulunduğu,  yani  pozitif  olarak
                        belirlenmiş hukuk düzeniyle ilgili bir doğruluk iddiasında bulunduğu anla-
                        mına gelir. Böylelikle doğruluk kavramı belirli bir anlam kazanır. O halde
                        doğruluk, pozitif hukuku aşan ya da ahlaki anlamda bir doğruluk değil, karar
                        normunun  hukuk  metodolojisinin  gereklerine  göre  kodifiye  edilmiş  norm
                        metnine doğru bir şekilde isnat edilebilirlik anlamında bir doğruluk anlamına
                        gelir ki bu da anayasa hukukunun yöntemle ilgili normlarına dayandırılabilir.
                        (...) Üstelik bu, hukuk sisteminin hâkimin faaliyetine yüklediği pozitif huku-
                        ka ilişkin bir doğruluk iddiasıdır, hâkimin kendisinin, faaliyetini yerine geti-
                        rirken zorunlu olarak bulunması gereken bir doğruluk iddiası değildir. Her
                        halükârda bu örnek, pozitif hukuku aşan bir doğruluk iddiasını kanıtlamak
                        için hiçbir katkı sunmaz. Alexy’nin böyle bir varsayımda bulunabilmesinin
                        tek nedeni, farklı doğruluk kavramları arasında kavramsal bir ayrım yapma-
                        ması ve mevcut hukuk düzenindeki göreceli, pozitif-hukuka ilişkin doğruluk
                                                                      172
                        iddiasını ahlaki doğruluk iddiasıyla karıştırmasıdır.”


                        172   Engländer, Zur begrifflichen Möglichkeit des Rechtspositivismus, in: Rechtst-
                            heorie 1997, S. 437 vd., s. 444 vd.; Bu konunun eleştirisi için ayrıca bkz. Neu-
                            mann, Juristische Argumentationslehre, 1986, s. 87; Hilgendorf, Argumentation
                            in der Jurisprudenz, 1991, s. 114 vd.

                        94
   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101