Page 604 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 604
YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ
İkinci bir aşamada, Anayasa’nın (Grundgesetz) çeşitli maddeleri,
anayasal güvenceler, yargı yetkisini tanımlayan düzenlemeler ve dev-
letin hedeflerine yönelik belirlemeler arasında ayrım yapılarak, bunlar
metodolojik önem açısından incelenmektedir. Bu sırada, sadece bir
gerekçelendirme yükümlülüğü sorusu için değil, aynı zamanda bir
gerekçenin gerekli içeriği için de önemli olan bir dizi kural veya ilke
ortaya çıkmaktadır. İlgili yükümlülükler, özellikle semantik bağlayıcı
bir bağlantı yanılsamasından vazgeçildiğinde ve bunun yerine prose-
dürdeki pragmatik bağlara daha fazla vurgu yapıldığında kabul edile-
bilir, çünkü o zaman gerekçeler sadece destekleyici-arzu edilen değil,
çoğu zaman gerçekten gereklidir. Bu konuda en önemli düzenlemeler,
yöntem eşitliği için temel bir hak sağlayan md. 3 I GG, hakimlerin
kanunlara bağlılığını oluşturmasıyla md. 97 I GG, (genel) kanunlara
bağlılığı ve “hukuk devleti metodolojisi” gereksinimi ve usulle ilgili
boyutuyla hukuk devleti ilkesidir.
Hukuk devleti demokrasisinin problemi bununla yeni bir düzeye
taşınmıştır. Bu zamana kadar, demokratik öz-kodifikasyon anlayışı
yasal olarak (legalistisch) daraltılmıştır: Halk demokratik süreçte ken-
di yasalarını koyar. Hâkim bu kanunların içeriğini dile getirip uygula-
dığında, halkın iradesi bireyler için tecelli eder. Bununla sadece yazılı
bir metin olarak kanuna dayanılmaktadır. Yargılama ve orada öne
sürülen argümanlar, hâkim ve onun eğitimi, bilim ve kamuoyu tara-
fından uygulamanın eleştirel yorumu ve diğer birçok durum, prensipte
bu modelde bir rol oynamamaktadır. Halkın kendi kodifikasyonunun
devlet pratiğinde uygulanabilir kalmasını sağlayan, kanunun nesnel
içeriğidir. Anlam içeriklerinde tamamen şeffaf ve kolayca kontrol
edilebilen bir dil, böylece hukuk devleti demokrasisinin temel koşulu
haline gelmektedir. Bununla, demokrasi teorisinin yasal olarak daral-
ması, dil teorisinin idealist bir daralmasına yol açmaktadır ve her ikisi
de devlet pratiğinin çok ötesinde ve kopuk bir şekilde seyreden hukuk
devleti demokrasisinin simgesi haline gelmektedir.
602