Page 609 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 609

Ö Z E T

                        de, görünüşte sağlamlaşmış bir tartışma durumunun yeni argümanlarla
                        nasıl sarsılabileceği ve yeni bulunan sonucun devam eden somutlaş-
                        tırmaların ve aynı zamanda değişikliklerin de çıkış noktası olabileceği
                        gösterilmektedir. Çıkış noktası, bu noktada BGH’nın § 138 BGB’ye
                        göre  ahlaka  aykırılığı  prensip  olarak  reddeden  içtihadıdır.  Bu  karar,
                        özellikle  irade  serbestisine  atıfta  bulunarak  elde  ettiği  argümantatif
                        geçerliliğini, BVerfG’nin temel bir kararı ile kaybetmektedir. Bunun
                        önemi sadece mahkemeler arasındaki kurumsal derece farklılıklarında
                        (Gefälle) ve § 31 I BVerfG’nin bağlayıcı etkisinde değil, aynı zaman-
                        da irade serbestisinin sınırsız önceliğine karşı yeni bir itiraz sağlayan
                        yeni  “yapısal  müzakere  dengesizliği”  argümanında  da  yatmaktadır.
                        BVerfG’nin açıklamaları tekrardan BGH’nın anayasa yargısını (Ver-
                        fassungsrechtsprechung)  argümantatif  bir  şekilde  geliştiren  sonraki
                        kararlarının temelini oluşturmaktadır. Anayasa hukukuna dayalı içti-
                        hat kısmen genişletilip ve yeni durumlara uygulanabilmekte (örneğin,
                        çocuklar  ve eşler için geliştirilen ilkelerin kardeşlere uygulanmasına
                        ilişkin tartışmada) ya da BVerfG tarafından karar verilen, yapısal bir
                        müzakere dengesizliği aleyhine bakış açılarının mevcut olduğu ve bu
                        hususun hiçbir rol oynamadığı davada da kısmen daralmaktadır.

                            5. Bir Pratik Teorisinin Perspektifleri

                            2. bölümde yaygın gerekçelendirme teorilerinin eleştirel incelen-
                        mesi, 3. bölümde unutulmuş pragmatik bağların varlığı ve 4. bölümde
                        sayısız örnekleriyle bir  pratik teorisinin  yaklaşımları,  teori ile  pratik
                        arasındaki kopuşun, her şeyden önce yargısal bağların doğasının yan-
                        lış  anlaşılmasından  kaynaklandığını  açıkça  ortaya  koymaktadır.  Bu
                        bağların sorunu, hâkimin bağlı olduğu şeyi aynı zamanda kendisinin
                        yaratması gereğindendir.

                            Bu paradoksa yanıt vermenin üç yolu vardır: Burada ilk olarak, hu-
                        kuk bilgisinin eksik nesnesinin (Gegenstand) yerine felsefi bir rasyonel-
                        lik ölçütü koyarak paradoks görünmez hale getirilebilir. Bu, görünmezlik
                        (Invisibilierung)  stratejisidir.  İkincisi,  bu  paradoks  prensip  olarak  hâki-


                                                                                        607
   604   605   606   607   608   609   610   611   612   613   614