Page 608 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 608

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                            bb) Hukuk metodolojisinin karmaşık uygulamasına ve bağlamla-
                        rın etkileşimine örnek olarak, üç yüksek mahkeme kararı analiz edil-
                        mektedir.  Seçilen  örneklerden  biri  ceza  davalarına  ilişkin  BGH’nın
                        içtihatlarından, ikisi de EuGH’nın Avrupa hukukunun yorumlanması-
                        na ilişkin içtihatlarından oluşur. Bu örnekler skalanın her iki ucunu da
                        bir anlamda kapsamaktadır; çünkü ceza hukuku md. 103 II GG, § 1
                        StGB’de “nulla poena sine lege” ilkesinin geçerliliği nedeniyle gele-
                        neksel görüşe göre özellikle dar dilsel sınırlara tabi tutulurken, Avrupa
                        hukukunda Antlaşma dillerinin md. 314 EGV’ye göre eşit olması ne-
                        deniyle lafzi yorumlama argümanı doğal olarak ciddi güçlüklerle kar-
                        şılaşmaktadır. Bir “çetenin” oluşumu için § 244 StGB anlamında kaç
                        kişinin “gerektiği”, “çikolata kütlesinin” “ne anlama geldiği” ve sonuç
                        olarak “balık yakalamak” ile “kastedilenin” ne olduğu ile ilgili tartış-
                        ma  vesilesiyle,  kanun  dilinin  eksik  normatifliği  açıklığa  kavuşturul-
                        maktadır.  Burada,  gelişen  hukuki  argümantasyon  kültürü  zemininde
                        ve yargılama taraflarının argümanlarını dikkate alarak, anlam çatışma-
                        larına  dair  tamamen  gerekçelendirilmiş  kararların  mümkün  olduğu
                        görülmektedir.

                            cc) Yüksek mahkeme içtihatlarının değişmesi ve gelişmesi noktasın-
                        da argümantasyon, sonuçta öncelikle argümantatif geçerliliğin görecelili-
                        ği ve argümantatif davranışın geri dönüşlü yapısı ile ilgilidir: İlk adım
                        olarak, yazılı bir hukuk sisteminde içtihatların hukuki, olgusal ve argü-
                        mantasyon kuramsal bağlayıcı etkisi hakkında bazı düşünceler geliştiril-
                        mektedir. Burada, bağlayıcı etkinin “sadece pratik” olarak işlevi (yargı-
                        lama mercilerin yapısına ve bir yorumun “başarı şansına” bağlı olduğu)
                        yahut  prosedürel  olarak  güvence  altına  alınmış  veya  açıkça  (özellikle
                        kanun  hükmünde)  düzenlenmiş  olabileceği  açıklığa  kavuşmaktadır.  İlk
                        iki durumda karşıt içtihatlar yeni bir kararda çürütülebilmektedir, sonun-
                        cu durumda ise mahkemeler bunları kendi gerekçelerine entegre etmeli-
                        dir.
                            Daha sonra, Almanya’da son on yılda yoğun bir şekilde tartışma
                        konusu olan yakın akrabaların kefilliğinin ahlaka aykırılığı meselesin-


                        606
   603   604   605   606   607   608   609   610   611   612   613