Page 596 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 596
YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ
mektedir. Bununla, dil kurallarının kodifikasyonu sorunuyla karşılaşı-
lır ve bu tür dil kurallarının meşruiyetlerini nereden kazanabileceği
sorusu gündeme gelir.
Dil sadece anlaşılabilirlikle ilgili karar vermektedir. Ancak anlaşı-
labilir bir dil kullanımının uygun, doğru vb. olup olmadığı, ilgili sos-
yal pratikte yer alan kişilerin normatif tutumlarıyla belirlenmektedir.
Yani, somut dil oyunlarında normatif uygulamaların katılımcıların
uygun tutumlarıyla oluşturulduğu göz önüne alındığında, dili daha iyi
anlamak mümkündür. Ancak bu uygulamaların meşruiyetini veya ça-
tışmasını belirleyen dil değil, katılımcılardır.
Normatiflik problemi, dilde var olan bir normatif anlam içeriğine
değil, “space of reason” olarak adlandırılan bir talep ve sebep göste-
rilmesi pratiğine işaret etmektedir. Normatiflik, dilin doğal kaynaklar
gibi çıkartılabilen doğal bir ürünü değildir. Dil bir piyasa fenomenidir.
Meşruiyet orada bedava elde edilemez. Bu, argümanlarla ödenmekte-
dir. Hukukçular karar verme pratiğinde bunu bilirler. Ancak buna teo-
ride henüz ulaşılamamıştır.
b) İkinci kısımda, söylem analizi dil teorisi, hakimlerin gerçek
bağlarını pragmatik düzeyde kavramanın bir yolu olarak sunulmakta-
dır.
aa) Başlık I, söylem analizinin perspektifinin gerekliliğini açıkla-
makta ve çalışma yöntemlerini sunmaktadır. Mahkemelerin uygula-
maları, kanun dilinin piyasanın istekleri için dirençsiz bir geçiş alanı
olmadığını göstermektedir. Aksine, her konuşmacı için, özellikle
mahkemede hâkim için birçok zorunlu dilsel bağ (Anschlusszwänge)
vardır. Ancak bu bağların doğası, geleneksel hukuk dili teorisinin bu-
nu anladığından farklıdır. Dil iletişim için bir araçtır, yani zayıf bir
bağlantı potansiyelidir. Ancak konuşmada katı formlar oluşturduğu-
nuzda, bir sürü sınırlama gündeme gelir. Bu sınırlamalar, mutlak bir
gözlemcinin bakış açısından monolojik bilgiye erişilebilecek bir kez
ve herkes için önceden belirlenmiş sabit ölçüler değildir. Esasen kendi
594