Page 594 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 594
YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ
ne de aksine basitçe bireyin anlam ve niyetlerinin belirlenmesine in-
dirgenebileceğini göstermektedir. Dil değişiminde kural ve kural ihla-
li, anlaşma ve niyet iç içe geçmiştir; bu nedenle bir açıklama her iki
boyutu da birleştirmelidir. Dil değişimi sorunsalı için, dilin iletişimsel
bir ağ şeklindeki imajı (Bild) daha uygundur. Dil değişimi bireyin
hafızasında değil, sosyal olarak bireyler arasındaki etkileşimde ger-
çekleşmektedir. “Üçüncü tür bir fenomen” olan dilin bu anlayışıyla,
elbette monolojik bilgi şeklindeki dil analizinin geleneksel anlayışı da
aşılmış olmaktadır.
Yeniden yönlendirmeyi (Neueorientierung) zorunlu kılan ikinci
sorun, anlam tanımlamasının (Beschreibung) pratik sorusudur.
Dilbilimde anlam tanımlamaları formüle edildiğinde, bunlar “gui-
ding rules” değil, “fitting rules’lardır”. Ayrıca, formülasyonlarında
ilginç bir sınırlama (Einschränkung) vardır ki bu genellikle: “Normal
konuşma koşulları altındadır.” Bütün dil teorisi bu sınırlamadan olu-
şur. Çünkü bu sınırlamada (Vorbehalt) gizlice ifade edilen semantik
holizmdir. Buna göre, bir kelimenin anlamı ancak gelişime açık olan
dil bütününde belirlenebilmektedir. Günümüzde dil biliminde işleyen
bir dilin ancak bir bütün olarak tanımlanabileceği kabul edilmektedir.
Tek bir kelimenin anlamı, diğer tüm gelişime açık bütüne işaret eder
ve ortak ikna sistemleri bağlamında belirlenmelidir. Bir kural formü-
lasyonu, belirli bir an için bu gelişime açık bütünden uzaklaşır. En
azından metodik olarak ve belirli amaçlar için (örneğin bir sözlük
oluşturmak için) semantik holizm dışlanır. Ama anlam tanımlamaları,
hukuk dili teorisi gibi, normatife dönüştürülmeye çalışıldığında, ho-
lizm yeniden tam anlamıyla ortaya çıkmaktadır. Çünkü hukuki kural
formülasyonlarının özel karakteri, çok sayıda karşı örnek getirilerek
hemen gösterilebilir.
Anlam tanımlamaları tartışmalı ifadenin kullanım örneklerinden
başka bir şey sunmamaktadır; dildeki sözcüklerle ilgili leksikografik
tespitlerle paradigmatik olarak dilsel ifadelerin anlamından şüphe du-
592