Page 595 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 595

Ö Z E T

                        yulduğunda ya da bu sözlerle ilgili tartışmalarda kullanılabilirler. Bu-
                        nunla birlikte, anlam tanımlamaları açıkça belirtilebilir bir kural sağ-
                        lamamaktadır.

                            Hukuk  dili  teorisinde  savunulan,  belirli  sözcükte  objektif  olarak
                        verilen anlam görüşü, bu nedenle, dayanaksızdır.
                            bb) Başlık II’de, hukukçuların aradığı dilin normatifliğinin kolay-
                        ca bulunamayacağı gösterilmiştir. Aksine, böyle bir normatiflik sade-
                        ce dildeki somut argümanların yardımıyla kurulabilmektedir.

                            Tabii ki dil normatiflikle ilgilidir. En azından Wittgenstein gele-
                        neğindeki  kural  kavramından  yola  çıkılırsa,  dil  normatif  olma  eğili-
                        mindedir.  Bir  konuşmacı  söz  aldığında,  dil  kullanımıyla  doğruluğu
                        iddia etmektedir. Bu konu dilbilimde dil normları başlığı altında tartı-
                        şılmaktadır.

                            Yapısalcı dilbilimde başlangıçta dil normları, dil sisteminin çeşitli
                        seçenekleri arasındaki seçimdir. Lyotard’ın, bir cümlenin ifade edili-
                        şini, dilin bastırılmış seçeneklerine karşı bir haksızlık olarak algılama-
                        sı hala yankı bulmaktadır. Dilbilimdeki edimsel dönüşümle, bu meto-
                        dolojik terimin yerini, dil normlarını iletişimsel uygulamada iletişimi
                        basitleştirmeye ve stabilize etmeye hizmet eden kurumları olarak gö-
                        ren sosyal bir terim almaktadır. Bununla birlikte, bu dil normlarının
                        meşrulaştırıcı bir role sahip olmadığı, hatta iletişimin amaçlarının ge-
                        rektirdiği  veya  izin  verdiği  herhangi  bir  zamanda  terk  edilebileceği
                        vurgulanmaktadır.
                            Ancak bu iki kavramla hukukçular için görünür olan sorun seviye-
                        sine henüz ulaşılamamıştır. Hukukçulara özellikle, olayın farklı bakış
                        açılarının  ve  norm  metninin  farklı  yorumlarının  antagonistik  olarak
                        buluştuğu iletişim çatışmasında ihtiyaç vardır. Bu durumda normatif-
                        liğe dilin örtük bir eğilimi olarak atıfta bulunmakla sınırlı kalınamaz.
                        Aksine, bu normatifliği kurmak için yapılan iki girişim uzlaşmaz bir
                        şekilde  karşı  karşıyadır.  Dilin  bu  farklılığından  ve  çeşitliliğinden
                        memnun da olunamamaktadır, daha ziyade bir karar verilmesi gerek-


                                                                                        593
   590   591   592   593   594   595   596   597   598   599   600