Page 50 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 50

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                        norm metni “kutusundan” tek doğru kararı çıkarma hedefi, hukuk ide-
                        si  ile  mümkün  kılınmalıdır.  Dilin  açık  ve  dolayısıyla  tedirgin  edici
                        göndergesel bağlamını, kendi içinde yapılandırılmış, her metnin yeri-
                        nin  tümden  belirlendiği  bir  bütünlüğe  (Totalität)  dönüştürür.  Norm
                        metni, tarihsel kanun koyucudan ve onun niyetlerinden bağımsız ola-
                        rak nesnel anlamını yalnızca hukuk idesinden alır.

                            Ancak hukuk idesinin bu şekilde ortaya atılmasıyla birlikte objek-
                        tif öğretinin çıkış noktası tam tersi yöne çevrilmiştir. Yorumlamanın
                        referans  noktası  (göndergesel  bağlam)  olan  yazarın  esas  anlayışına
                        karşı, metnin rasgele  bir yazarın  belgesi olamayacağını,  aksine met-
                        nin,  anlamını  kendi  içinde  taşıdığını  ileri  sürmüştür.  Dil  aracılığıyla
                        nesnelleştirme, norm metnini tarihsel kanun koyucudan koparır ve ona
                        objektif bir anlam yükler. Yani – objektif öğretinin kendisinin de gös-
                        terdiği gibi – bu objektif anlam dil sistemi düzeyinde gerçekleştirilebi-
                        lir değildir. Dolayısıyla dil, yazarın bir aracı olarak değil, hukuk ide-
                        sinde doruğa ulaşan nesnel ruhun bir aracı olarak ortaya çıkar. Böyle-
                        ce,  objektif  öğretinin  anlayışında,  yazarlık  işlevi  kendini  somutlaştı-
                        rılmış  (hypostasiert)  genel  bir  formda  yeniden  gerçekleştirir.  Dilin
                        genel anlam bağlamının yazarın sınırlı ufkunun ötesine geçmesi gere-
                        ken  yerde,  nesnel  ruh  arka  planda  yazar  olarak  belirir.  Başlangıçta
                        reddedilen  özne,  dile  hizmet  eden  bir  meta  öznenin  maskesi  altında
                        yeniden belirir.
                            c) Sübjektif ve objektif yorum teorisinin bir kombinasyonu bile bu
                        zorlukların  üstesinden  gelemez.  Ne  tek  başına  kanun  dilinin  ne  de
                        kanun koyucunun münferit niyetinin, norm metninin anlamını belirle-
                        yebileceği ancak bunların birleşiminin bunu gerçekleştirebileceği ileri
                        sürülür. Ancak bu şekilde de klasik öğretinin (klassische Lehre) apori-
                                 *
                        alarından   (düşünce  çıkmazlarından)  kurtulmak  mümkün  değildir.


                        *    Çevirmen notu: Aporia, genel olarak konuşmacının konunun hangi yönü takip
                            etmesi gerektiği, konuya nereden başlanıp nerede bitirileceği, ne deneceği hak-
                            kında yolunu yitirdiği durumun adı olarak ya da konuşmacının ne söyleyeceğini

                        48
   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55