Page 481 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 481
Anayasal Direktiflerin Pratik Uygulamasına İlişkin Perspektifler
etapta korunmaya değer görünmemektedir. İlgili kişilerin dava konu-
suna ilişkin itirazlarına dair, yerinde itirazlar olsa (ve nihai kararda
dikkate alınmaları gerekse) bile ikincil bir öneme sahip oldukları ko-
nusunda bir meta-karar verilir. En azından, dava konusuna ilişkin hu-
kuki bulgunun yapısal ve anayasal olarak henüz “mükemmel” olmadı-
ğı ve derhal icra edilebilirliğinin düzenlendiği bir durumda, 329 kanun
koyucu, bu nedenle (erteleyici etki konusundaki uyuşmazlığın ardında
yatan) olgusal sorunla ilgili olarak, sonucun mantıken çıkarılabilir
olduğunun veya dilsel olarak türetilebilir olduğunun daha fazla kanıt-
lanmasını talep etmez 330 ; daha ziyade vatandaş tarafından asıl davada
nihai incelemeye kadar ileri sürülebilecek esasa ilişkin itirazların daha
az önemli olarak sınıflandırılabilir olduğu noktada icradan etkilenen
yararlar ehemmiyet arz eder.
c) § 244 III StPO Uyarınca Delil Toplanması Talebinin
Reddedilmesinin Gerekçesi
Nihayet gerekçelendirmeye ilişkin özel hükümler içeren üçüncü
ve son özel usule ilişkin durum (Verfahrenssituation) olan, ceza mu-
hakemesi hukukunda özellikle § 244 III StPO’ya göre, delil toplanma
talebinin reddedilmesinin daha ayrıntılı olarak incelenmesi gerekmek-
tedir. 331 Yasal ret nedenleri, yalnızca mahkeme tarafından verilen bir
329 Kuşkusuz, bu geçici niteliğin ve yapısal bütünlükteki eksikliğin, davadaki so-
nucun mutlaka “yanlış” olduğu veya anayasal olarak hukuk bulgusundan saptı-
ğı anlamına gelmediği açıktır.
330 Geleneksel monolojik gerekçelendirme modelinin bu iki çeşidi hakkında bkz.
yukarıda s. 37 vd.
331 § 244 IV, V StPO uyarınca, kısmen usul ekonomisine hizmet eden (ve bazen
yasal kavramın uygulama dışında kalan ihlalleri olarak eleştirilen) genişletilmiş
ret olasılıkları, örneğin, Herdegen, Da liegt der Hase im Pfeffer – Bemerkungen
zur Reform des Beweisantragsrechts, in: NJW 1996, 26 vd.), kısmen bilirkişi
delilinin kendine has özelliklerinden kaynaklanır (genel biçimde “doğru karar
için mücadele”, bilirkişi delilinden beklenmez, çünkü hukuki sorunlarda hakim
her zaman “gerekli uzmanlığa sahiptir”, Ayrıca bkz. § 244 IV 1 StPO, genel
479