Page 468 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 468
YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ
Usulün ihmal sebebiyle sonlandırılması kararı (Versäumnisurteil) söz
konusu olduğunda durum biraz farklıdır: Bu durum, temerrüde düşen taraf
aslında yalnızca fiilen beyanlarını (tatsächliches Vorbringen) yargılamaya
etkili bir şekilde sunabilecek konumda olmasa dahi, bir maddi unsur belirle-
mesini ve (hukuki sorular açısından belirleyici olan) karar gerekçelerini
gerektirmez; bu husus, bilhassa davalının aleyhine verilecek gıyabi kararda
kendini gösterir. Bu kararda § 331 I 1 ZPO uyarınca, “davacının olaya ilişkin
303
sözlü argümanları kabul edilmiş sayılır”. Yasal düzeyde – hâkimin zih-
ninde oldukça gerekli olan – tutarlılık incelemesini (Schlüssigkeitsprüfung)
dışarıya karşı gerekçede ortaya konmak zorunda olmaması da bu durumla
esasen bağdaşmaz. Bu nedenle, kararın gerekçesine dayanılarak hukuki de-
ğerlendirmeden (rechtliche Erwägung) feragat edilmesi durumunda, yargı-
lamada usul ekonomisine ilişkin nedenlerle gerekçelendirmeye dair gerekli-
liklerin göz ardı edilebilmesi mümkündür. Bu husus ihmalde bulunan tarafın,
hazırlanmış dilekçelerden karşı tarafın hukuki görüşünü bilmesi ile gerekçe-
lendirilebilir. Kural olarak hukuki sorular “kabul edilmediği” için, bu halde
uygun bir karine de yardımcı olmayacaktır. Bununla birlikte kanun, “dava-
sıyla ilgilenmeyenlerle” karşı tarafın hukuki görüşünün paylaşılması duru-
munda dahi kişinin mahkemeden olası karşıt hukuki görüşlerle ilgili ayrıntılı
bir bilgi alamayacağını öngörür.
d) Ara Sonuç
Gerekçelendirme yükümlülüğünün yasal istisnaları (en azından
öncelikli olarak 304 ) bazı farklı amaçlara hizmet eder: Özellikle düşük
yoğunlukta müdahale durumlarında gerekçeden feragat edildiği süre-
ce, bundan yalnızca gerekçenin (gerekçe yükümlülüğünün) mutlak bir
nicelik olmadığı sonucuna varılabilir. Burada söz konusu olan sınır-
303 Bu bağlamda ayrıca bkz., Thomas/Putzo, Zivilprozessordnung, § 331 para. 5
vd.
304 Gerekçeden feragat edilmesi, aynı zamanda usul ekonomisine ilişkin olup yargı
yükünü hafifletici niteliktedir.
466