Page 464 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 464
YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ
tir. Şimdi alınan kararın sonraki durumlarda bu işlevi yerine getirebilmesi
için, buna karşılık gelen bir gerekçe gereklidir.
Bu işlev temelinde, yüksek mahkemenin karar gerekçesinin mev-
cudiyetine (“mevcut olup olmadığına”) ilişkin gereklilikler, gerekçe-
nin hukuki uyuşmazlık sonucunda verilen karar bakımından nasıl bir
işleve sahip olduğu hususunda çok bir anlam ifade etmez, çünkü ka-
rarlar bu gereklilikleri aşkın şekilde şekillenir. Buna karşılık bu du-
rum, yargı tarafından oluşturulan karar gerekçesi için (diğer hüküm-
lerden veyahut argümantasyon teorisinden kaynaklı görüşlerden türeti-
lecek) genel içeriksel metodolojiye ilişkin gerekliliklerin (“nasıl”),
yüksek mahkemeler tarafından da dikkate alınması gerektiği gerçeğini
değiştirmez: Bir yandan hukuki uyuşmazlık 294 hakkında karar verilir-
ken, öte yandan gerekçelendirme direktifleri alt mahkemeler tarafın-
dan günlük mücadelede hukuki işlemlerle başa çıkabilecek surette tam
olarak uygulanabilir olmalıdır.
b) Müdahalenin Yoğunluğunun Az Olması Durumunda
Gerekçelendirme Yükümlülüğünün Sınırlandırılması
(1) Müdahalenin yoğunluğunun az olduğu davalarda verilen karar-
lar için gerekçelendirme yükümlülüğüne ilişkin kanundan kaynaklı
başka sınırlamalar da mevcuttur. Örneğin, ceza muhakemesi huku-
kunda kararın gerekçesine ilişkin zaten azaltılmış gereklilikler, kararın
sanığa yalnızca sınırlı bir yük getirmesi ve feragat durumunda ayrıca
esnetilmiştir: § 267 IV 1 b. 2 StPO’ya göre, kararın yalnızca adli para
cezası (Geldstrafe) veya adli para cezasına ek olarak, araç sürme ya-
sağı veya sürücü belgesinin geri alınmasını öngördüğü durumda, ka-
mu davası (Anklage) veya iddianameye yapılan atıf gerekçelendirme
için yeterlidir. İddianame ve ceza kararnamesi (başvurusu) mahkeme
294 Kuşkusuz, yukarıda sözü edilen durumlarda (ayrıca bkz. dn. 293), kanuna göre
yalnızca belirli bir hukuki sorun hakkında karar verilir; ancak, bu bile çoğu za-
man (kelimenin tam anlamıyla) bir bütün olarak hukuki uyuşmazlık için belir-
leyici öneme sahiptir.
462