Page 456 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 456
YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ
271
to’nun da göz önünde bulundurduğu gibi – daha önemlidir. Bu nedenle
ilgi düzeyi, yalnızca ikincil olarak, § 66 III 1 StGB’nin lafzıyla belirlenen
ancak yargılamada ortaya çıkan somut olayın koşulları tarafından daha
pragmatik bir biçimde şekillenen semantik bir düzeydedir.
Bu noktada mesele, belirli bir hukuk anlayışının zorunlu olduğu
fakat yine de temel alınmadığı durumlarla ilgilidir. 272 Bu durumların
özel bir türü, örneğin, yasal karinelerden sapmak veya kural-istisna
ilişkisinin kırılmasıdır: Kanun, özel bir durum “yoksa” veya istisna
“olmadıkça” şeklinde hukuki bir sonuç sunuyorsa, o zaman sistematik
olarak istisna teşkil eden olgunun 273 varlığı her zaman gerekçelendi-
rilmelidir. 274 Bu bilhassa bir karar, kanunun lafzını aşkın bir şekilde
verilecekse (Larenz/Canaris’in terminolojisinde: “extra legem, sed
intra ius” 275 ), örneğin hakkın kötüye kullanılması gerekçesiyle kanu-
nen tanınan bir hakkın kullanılmasının yasaklanması gibi bu durumda
271 Yol gösterici ilke karar için ayrıca bkz. NJW 1999, 2606; bu noktada “failin
ciddi suçlar işleme eğiliminin bir sonucu olarak toplum için tehlikeli olduğu
kabulüne dair belirlemeler” mevcuttur.
272 Bir gerekçenin genel olarak vazgeçilebilir olduğu (bkz. aşağıda s. 456 vd.),
fakat yine de kararın kanunun lafzını göz ardı etmesi veya yerleşik içtihatlardan
sapması durumlarıyla bu husus örtüşmektedir.
273 Ayrıca bkz. örneğin, Medeni hukukta § 122 II BGB istisnai olarak, tazminat
ödeme yükümlülüğü, zarar gören tarafın hükümsüzlük nedenini bilmesi halinde
doğmaz), ceza hukukundan § 243 II StGB (istisnai olarak, suç az değerli bir
nesneyle ilgiliyse kural karinesi (Regelvermutung) devreye girmez) keza kamu
hukukundan bir örnek olarak § 2 IV GaststättenG (istisnai olarak, bir konakla-
ma tesisi aynı anda sekizden fazla misafir ağırlayamayacak şekilde tasarlanmış-
sa, bu tesise işletme yetkisi verilmez).
274 Ayrıca bu husus, hukukun bazı alanlarında, bu tür formülasyonların ispat yükü-
ne ilişkin kurallar olarak da anlaşılmasından kaynaklanmaktadır ve sonuç ola-
rak, istisnai durum – uyuşmazlık durumunda sunulmamış ve kanıtlanmamışsa –
hiçbir şekilde temel alınamaz.
275 Ayrıca bkz. Larenz/Canaris, Methodenlehre der Rechtswissenschaft, 1995, s.
232 vd.
454