Page 450 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 450

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                            Gerekçenin “somut” olması, yani somut davayla ilgili olması ve sadece
                        “şekilsel bir gerekçeden” ibaret olmaması, yani özellikle kanun lafzının akta-
                                                 256
                        rılmasıyla sınırlı kalmaması,  karar gerekçesinin yukarıda belirtilen gerek-
                        çelendirme işlevinden (Rechtfertigungsfunktion) kaynaklanmaktadır. Çünkü
                        davaya yapılan atıf tek başına, norm metni ve düzenleme metni ile verilen
                                                                                          257
                        karar arasındaki meşruiyet aktarımı üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir.
                        Gerekçelerin kararın “dayandığı” hususları içermesi veya “önemli” hususları
                        içermesi (alakasız noktaları içermemesi) isabetlidir, ancak içerik olarak bu
                        belirleme yeterli değildir: Bir yandan gerekçelendirmeye ilişkin bahsedilen
                        bu gereklilik, bu işlevin yerine getirilmesi için uyulması gereken usul hak-
                        kında  yeni  bir  şey  söylenmiş  olmaksızın,  gerekçelendirmenin  işlevi  olarak
                        meşruiyet  aktarımında  zaten  ortaya  çıkmaktadır.  Öte  yandan,  somut  karar
                        açısından “belirleyici” olana odaklanmak, karar gerekçesine ilişkin gerekli-
                        likler hakkında genel olarak uygulanabilir bir kural doğurmaz, çünkü gerek-
                        çe için “belirleyici hususlar” soyut biçimde değil, aksine her bir somut olay
                        için ilgili yasal normdan türetilebilir. Özellikle § 267 StPO düzenlemesi ile,
                        gerekçelendirme gerekliliklerine ilişkin en ayrıntılı hükümlerden birini içe-
                                                    258
                        ren Ceza Muhakemesi Hukuku , yukarıda alıntılanan § 267 I 1 StPO’daki
                        bu meseleyi örnek teşkil edecek bir açıklıkla şu şekilde temellendirmektedir:
                        “Sanık  mahkûm  edilirse  kararın  gerekçeleri,  (Urteilsgründe),  suçun  yasal
                        unsurlarının (gesetzliche Merkmale) bulunduğu ve kanıtlanmış olarak değer-
                        lendirilen olguları (Tatsachen) ortaya koymalıdır.”


                        256   Ceza yargılamasından örnek olarak ayrıca bkz., OLG Köln StV 1988, 335, 336
                            ve Kleinknecht/Meyer-Goßner, Strafprozessordnung, § 34 para. 4.
                        257   “Norm ve karar” arasındaki bağlantı için ayrıca Feldner/Forgó’nun aynı adlı
                            antolojisindeki katkılara dair ayrıca bkz. Norm und Entscheidung, Wien, 2000;
                            Bu eser “Prolegomena zu einer Theorie des Falls” alt başlığını barındırmamak-
                            tadır.
                        258   StPO’daki hükümlerin burada nispeten katı olduğu gerçeğini, ceza muhakemesi
                            hukukunu en kesin hukuk disiplini olarak değerlendirmeyenler bile reddetmez:
                            Sonuçta, ceza hukuku vatandaşın genel olarak en ağır müdahaleyle tehdit edil-
                            diği alandır. Bilhassa temel haklar bağlamında gerekçelendirme yükümlülüğü-
                            nün kökleri (ayrıca bkz. yukarıda) – aynı zamanda gerekçelendirme yükümlü-
                            lüğünün en titiz biçimde yerine getirilmesi gerektiğini gösterir.

                        448
   445   446   447   448   449   450   451   452   453   454   455