Page 414 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 414
YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ
nun imkân sağladığı ve hukuken kabul gören alternatifler doğrultu-
sunda verilmesi durumunda, hâkim tarafından yerine getirilmiş olaca-
ğı” vurgusuyla klasik kıyas modelini reddeder. 144 Bununla birlikte
Brink’e göre, yalnızca gerekçelendirme kuralından ayrıştırılması ge-
reken türden, bir “gerekçelendirilebilir olma zorunluluğu” söz konusu
olabilir. Bir kararın gerekçelendirilebilir olup olmadığına gerekçesiz
de karar verilebilir. 145 Anayasal gereksinimden anayasal bir yükümlü-
lük türetilemez 146 veya başka bir ifadeyle: Gerekçe, bu görüşe göre
mantıklı ve arzu edilir ancak vazgeçilmez değildir. Bununla birlikte,
md. 3 I GG 147 kapsamındaki gerekçelendirme yükümlülüğüne dair
soruna ilişkin bu bağlamda “arzu edilebilirlik” ile “yükümlülük” ara-
sındaki derecelendirmenin ikna ediciliğinin yitirilmesi ile bir kararın
katı bir semantik çıkarımının daha az mümkün göründüğü hususu za-
ten yukarıda ortaya konmuştur. Bu belirleme burada da geçerlidir.
Aslında her kararın gerekçelendirilebilir olduğu anlaşıldığında, “ge-
rekçelendirilebilir” ve “gerekçelendirilemez” ayrımından ziyade “iyi
(veya kurallara uygun (de lege artis)) gerekçelendirilen” ve “iyi ge-
rekçelendirilmeyen” ayrımı dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, bir
gerekçenin ne kadar “iyi” olduğu, ancak gerekçenin açıklanmasıyla
anlaşılabilir ve denetlenebilir. Brink’in terminolojisini kullanılacak
olursa: “Kanundan (kanun metninden) kaynaklı” olasılıklar, “hukuki
açıdan uygun (genellikle hukuki argümantasyon kültürü çerçevesinde
eşdeğer)” olanlar ile eş anlamlı değildir. Birincisi açık bir gerekçe
olmadan kolayca doğrulanabilirken, ikincisinin gerekçesiz doğrulana-
bilmesi çok daha zordur.
144 Brink, Über die richterliche Entscheidungsbegründung, 1999, s. 62.
145 Ayrıca bkz. Brink, Über die richterliche Entscheidungsbegründung, 1999, s. 62.
146 Ayrıca bkz. Brink’in başlangıç sorusu, Über die richterliche Entscheidungsbeg-
ründung, 1999, s. 61.
147 Ayrıca bkz. yukarıda s. 393 vd.
412