Page 396 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 396

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                            Keyfilik yasağı, erken bir aşamada, özellikle de sözde “yeni for-
                               90
                        mülün”   geliştirilmesinden  önce,  genel  eşitlik  ilkesinin  bir  sonucu
                        olarak  görüldü.  Bununla  birlikte,  keyfilik  kararını  yüzeysel  olarak
                        “genel  itibariyle  yanlış”  veya  “yasayla  bağdaşmaz”  olarak  anlarsak,
                                                                                          91
                        eşitlik ilkesinin bu şekilde anlaşılması, kanuna bağlılık postülasına
                        dair ayrım meselesinde sorun yaratır ve denetlenebilirliği bakımından
                        BVerfG’nin sürekli olarak “en üst temyiz merci olmadığını” vurgula-
                                                        92
                        dığı yaklaşımıyla da bağdaşmaz.  Bu nedenle başlangıç noktası ka-
                        nunun yanlış uygulanması değil, aksine tutarsız uygulanmasıdır. Uy-
                        gulanan kanunlar aynıysa ve – yasama organı için de bağlayıcı olan
                        md. 3 I GG gereğince – aynı durumlarda aynı şekilde uygulanırlarsa, o
                        zaman benzer durumlar için farklı sonuçlar, kanunun tutarsız bir şe-
                        kilde uygulanmasına dayanır. Başka bir deyişle: Kanun önünde eşitlik
                        yalnızca keyfi biçimde değiştirilmemiş norm metni ile güvence altına
                        alınamaz, ayrıca “kanunun uygulanması” şeklinde tezahür eden huku-
                                                                       93
                        kun sağlanması noktasında da eşitliği gerektirir.”  Eşit muamele çağ-
                        rısı hâkime yöneltilir ve – md.  3 GG norm metniyle uyumludur – her
                        şeyden  önce  eşitlik  ilkesine  uygun  bir  metodolojinin  uygulanmasına
                        yönelik bir ödevdir. Daha kısa bir ifadeyle: Md. 3 I GG, yargı organı-


                        90    Eşitlik ilkesinin ve yeni formülün içeriğine ilişkin Sachs-Osterloh, md. 3 para.
                            8 vd. Kısaca, yalnızca keyfi muamele farklılıkları başlangıçta yasak olarak ka-
                            bul  edilirken, yeni  formül  uyarınca  farklılaştırma  için  makul nedenler  gerek-
                            mekte ve böylece incelemelerin anayasal yoğunluğu artmaktadır. Açıklama için
                            BVerfG NJW 1999, 1935 ve BVerfG DVB1 2000, 479 vd., 481.
                        91    Kanuna bağlılık ilkesi hakkında, aşağıda daha ayrıntılı olarak bkz. s. 409 vd. ve
                            416 vd.
                        92    Bu  bağlamda  bkz.  Pieroth/Schlink,  Grundrechte,  para.  499;  Brink,  Über  die
                            richterliche Entscheidungsbegründung, 1999, s. 56.
                        93    Bu,  ilkesel  olarak  kişinin,  hukukun  sağlanması  veyahut  kanunun  uygulaması
                            hakkındaki anlayışından bağımsız olarak geçerlidir: Hukukun bulunması, katı
                            pozitivist bir şekilde tamamen tümdengelime-kıyasa dayalı bir bilgi süreci ola-
                            rak görülse bile, bu bilgi sürecine sadece herhangi bir metodolojik boyut atfedi-
                            lirse, uygulamadaki farklılıkların, sonuç üzerinde bir etkisi olacaktır. Tabii ki,
                            hukukun sağlanmasında (bilhassa yöntem odaklı) bir yaratma sürecine ne kadar
                            ağırlık verilirse, metodolojideki farklılıklar sonucu o kadar çok etkiler.

                        394
   391   392   393   394   395   396   397   398   399   400   401