Page 356 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 356

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                            Uygulamada, hukuki uyuşmazlıklarda, örnek olması açısından ve-
                        ya  belirli  bir  kabul  edilebilirlik  umuduyla,  ilk  bakışta  örneklerle 530
                        veya – “Kıta Avrupası Hukuk” sistemlerinde de olduğu gibi – emsal
                        kararlarla 531  çalışılmaktadır. Varılan sonuçların karşı tarafça eleştiril-
                        mesi istenmiyorsa, norm metninin anlamının açıklandığı ilk tezi kabul
                        edilen sonuçlarla uyumlu olacak şekilde yeniden formüle etmek veya
                        değiştirmek zorunda kalınır. Her türlü somut hukuki sorunda arzu edi-
                        len sonuca ulaşmak mümkün görünür.

                            Bu husus, belirli bir yorum biçimine karar verirken olası anlamın
                        daraltılmasının her zaman gerekli olmadığını, aksine bir argümantas-
                        yon çerçevesinde anlayış ihtimallerinin genişlemesinin isabetli olabi-
                        leceğini gösterir. Bunun için genişletilmiş anlayışın çelişkiden arınmış





                        530   Burada açıklayıcı bir örnek niteliğinde BGHSt 3,4 sayılı karar gösterilebilir. Bu
                            kararda, haksız suçlamada bulunan kişinin, mağdurun savcılık tarafından tutuk-
                            lanmasına  neden  olması  durumunda,  dolaylı  fail  olarak  kişiyi  hürriyetinden
                            yoksun kılma suçunu işleyip işlemediği sorusu incelenmektedir. BGH soruyu
                            olumlu  biçimde  yanıtlar  ve  farklı  bir  örnek  üzerinden  açıklamada  bulunur.
                            Mahkeme, gerekçede örnek olarak dolaylı failin, eylemde bulunan kişi açısın-
                            dan meşru müdafaa oluşturduğu bir durumda, aracının (eylemde bulunan kişi-
                            nin),  mağduru  haklı  sebebe  dayanarak  yaralayabileceği  bir  olaya  işaret  eder
                            (dolaylı  fail  aracılığıyla  adam  yaralama  olayı).  Bu  adımın  yalnızca  “aracının
                            (eylemde bulunan kişinin) hukuka uygun davrandığı hallerde dolaylı faillik” so-
                            rununa işaret ettiği üç şekilde anlaşılmaktadır: Bu durum henüz Yüksek Mah-
                            keme tarafından kararlaştırılmamıştır; çünkü bu durumda dolaylı faillikle ilgili
                            BGH henüz bir açıklamada bulunmamıştır; daha yakın dogmatik değerlendirme
                            sonucunda, dolaylı failliğin varlığının ispatı için, BGH tarafından karara bağla-
                            nacak davadan farklı olarak, belli ek koşulların sağlanması zorunludur (soruna
                            ilişkin ayrıca bkz. Kudlich, “Zweistufige” mittelbare Täterschaft bei Verursac-
                            hung einer Notwehrlage? in: JuS 2000, L 49 vd.).
                        531   Bu tür kararların hukuk sistemimiz açısından rolü için ayrıca bkz.; Schlüchter,
                            Mittlerfunktion der Präjudizien, 1986 ayrıca Schlüchter, Präjudizienherrschaft
                            des Bundesgegerichtshofs am Beispiel des Verdeckungsmordes durch Unterlas-
                            sen, in: Roxin/Widmaier, 50 Jahre Bundesgerichtshof, Cilt IV, 2000, s. 933 vd.;
                            ayrıca Heldrich, 50 Jahre Rechtsprechung des BGH – Auf dem Weg zu einem
                            Präjudizienrecht?, in: ZRP 2000, 497 vd.

                        354
   351   352   353   354   355   356   357   358   359   360   361