Page 350 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 350

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                        nağın değişkenliği veya konuyla bağlılığı” ön plana çıkarılmak sure-
                        tiyle vurgulanır”.

                            Bu öncelikle, detaylandırılan gerekçelendirme yapısının sistema-
                        tik açıdan tamamlandığını gösterir. Eğer kişi bunun altını oymak, bu-
                        nu söylemsel hakikatin tahtından indirmek istiyorsa, bu artık (mevcut)
                        gerekçede gerçekleşemez. Daha ziyade, bu çıkışın kendisi bir gerekçe-
                        lendirme eylemi ve argüman olarak değerlendirilmeli ve kolektif açı-
                        dan sorgulanabilir düzeye geri dönülmelidir. O halde çürütme faaliye-
                        tini, bir argüman olarak değerlendirmek ve buna dayanabilmek için,
                        karşıt  gerekçelendirmenin  oluşturulması  gerekir.  Tam  olarak  bu  du-
                        rum gerçekleşmiştir. Bir zamanlar engizisyon mahkemesini oluşturan
                        inanç  doktrini  cemaati  halen  daha  varlığını  sürdürse  de  artık  kilise,
                        cadılarla yalnızca geçmişte çekilen acıların özrü mahiyetinde ilgilenir.
                        Ve öfke bakımından Katolik Kilisesi’nden hiç de aşağı kalır yanı ol-
                        mayan Protestan Kilisesi de cadıların öğretisini hiç tanımamış olmayı
                        isterdi. Bu husus, ikincil olarak, çıkarım kuralımızı gerekçelendirmek
                        için  ihtiyacımız  olan  “dayanağın  değişkenliğini  veya  konuyla  bağlı
                        olduğunu” 513  gösterir. Böylece, son olarak, geçerli olan her şeyin dün-
                        yevi geçiciliğine işaret eder. Argümanın neticesinde oluşan söylemsel
                        hakikat, prensipte şarta bağlıdır. Bu hakikat, yalnızca ilgili söylemde
                        yerini  alır.    Ve  söylemi  oluşturduğunu  iddia  eder.  Bu  ise  geçici  bir
                        durumdur. Argümantatif geçerliliğin sonsuz anlamda geçerli olmadığı
                        düşüncesi, argümantasyon süreci değerlendirildiğinde doğrulanır. 514
                            Dolayısıyla,  söylemsel  hakikatin  ne  olduğu  sorulduğunda  şu  ce-
                        vap verilmelidir: Söylemsel hakikat, başka hiçbir yerde olmadığı ka-
                        dar argümantatif uygulamanın neticesinde var olur. Yine, hukukta da
                        başka  bir  alanda  olduğundan  farklı  değildir. 515   Hukuki  ifadelerin  ve



                        513   Toulmin, Der Gebrauch von Argumenten, 1996, s. 95.
                        514   Ayrıca bkz. yukarıda s. 335 vd.
                        515   Buna ilişkin örnek üzerinden ayrıntılı olarak  Patterson,  Recht und Wahrheit,
                            1999, s. 192 vd.

                        348
   345   346   347   348   349   350   351   352   353   354   355