Page 269 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 269

Unutulmuş Pragmatik Bağlar:
                                        Mahkeme Kararlarının Dilsel, Sosyal ve Argümantatif Koşulları

                        ma yol açar. 268  Özellikle kanun metinlerinin, şerhler vb. yoluyla önce-
                        ki kullanımlarının daimî bir yayılma gücünü muhafaza ettiği gözlem-
                        lenebilir. Ancak eş zamanlı olarak, senkronize eksende, hukuktaki bir
                        ifadenin farklı bağlamlarda birlikte işlev gören farklı anlamlarına da
                        bakılması  gerekir.  Somut  olarak  bu  husus,  çok  anlamlı  ifadelerin,
                        (yargılama) sürecinin özel bağlamında dahi tamamen tek anlamlı ola-
                        mayacağı, fakat bu ifadelerin farklı semantik yönlerinin metnin sınır-
                        ları içinde birbirleriyle iletişim içinde olduğu anlamına gelir. Öyleyse,
                        bir metnin (yargılama) sürecinde  uygulanan  baskın  yorumlama biçi-
                        minin  hiçbir  zaman  nihai  anlama  dönüşmeyeceği  sonucuna  ulaşılır;
                        çünkü bu baskın yorumlama biçimi, kodifiye edilmiş diğer anlamlar-
                        dan tamamen kopuk değildir.
                            Böylece tek bir kelimenin anlamı, diğer tüm kelimelerin gelişime
                        açık  bütünlüğüne  atıfta  bulunur  ve  sadece  ortak  kanaat  sistemlerine
                        bağlı olarak belirlenebilir. 269  Dil, kuralların içinde depolandığı merke-
                        zi bir işlem birimi ve bu kuralların salt uygulandığı terminallerin bu-
                        lunduğu ana bilgisayar yapısı gibi anlaşılamaz. Daha ziyade dil, yapısı
                        bireysel kullanıcılar tarafından – az ya da çok uygun biçimde – birlik-
                        te şekillendirilen bir ağa benzer.







                        268   Metinlerarasılık için ayrıca bkz. Milovanovic, Postmodem Law and Disorder,
                            1992, Kapitel 4, s. 188 vd.
                        269   Günümüzdeki dilbilimin holizmi olarak adlandırılan şey hiçbir şekilde radikal
                            bir yenilik değildir. Özellikle Humboldt’tan doğan Alman geleneğinde bu, her
                            zaman kabul görmüştür: “Dilde tek bir şey yoktur, dilin öğelerinin her biri sa-
                            dece bir bütünün parçası olarak ortaya çıkar”. Humboldt, über das vergleichen-
                            de  Sprachstudium  in  Beziehung  auf  die  verschiedenen  Epochen  der  Sprac-
                            hentwicklung,  in:  Humbold,  Schriften  zur  Sprachphilosophie,  Werke  in  fünf
                            Bänden, Bd. III, 1963, s. 10. Bu holizme dair yeni vurgu, özellikle Donald Da-
                            vidson’ın dil felsefesiyle bağlantılıdır: Bu konuda bkz. Schaedler-Om, Der so-
                            ziale  Charakter  sprachlicher  Bedeutung  und  propositionaler  Einstellungen,
                            1997, s. 35 vd., ayrıca temel nitelikte bir eser için bkz. Mayer, Semantischer
                            Holismus, 1997.

                                                                                        267
   264   265   266   267   268   269   270   271   272   273   274