Page 228 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 228
YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ
ğu, gelişime açık bir bütünlüktür. Bu husus tam olarak bireysel ko-
nuşmacının dile katılmak için ihtiyacı olan hareket alanıdır.
Dil konuşmacı açısından hazır, önceden belirlenmiş ve teknik-
araçsal olarak uygulanabilen bir kurallar dizisi değildir, aksine anla-
mın inşasına yönelik bir süreçtir. Dil, bir yandan sosyal faaliyetin ge-
çerliliğini belirleyen diğer yandan dilsel faaliyet içinde değişen ve
şekillenen standardizasyonların ve değerlendirmelerin uygulanmasını
sağlar 139 . Ve bahsi geçen standardizasyonlar ve değerlendirmeler de
doğası gereği sabit değildir, önceden objektif olarak belirlenmemiştir.
Aksine bunlar, ortak dil mücadelesindeki çelişkili tespit girişimlerine
bağlıdır.
Bu nedenle hukuki çalışmanın pratik bağlarının konusu, dil aracı-
lığıyla önceden belirlenmiş olan yargısal konuşma kuralları olamaz.
Aksine bu tür bağlar yalnızca dilde pratik standardizasyon süreçleri
yoluyla gerekçelendirilebilir. Hâkimi bağlayan dilin kuralları değil,
uyuşmazlıklara ilişkin yargı kararlarının meşruiyetine dair dil vasıta-
sıyla aktarılan standartlar ve standardizasyonlardır.
Hukuk dili çalışmasının sorununu tüm detaylarıyla ortaya koymak
için çıkış noktası, norm metni ve karara dayanak olan yol gösterici
ilkeyle birlikte somut olayın anlatımı arasındaki bağlantıya dair ihtilaf
olmalıdır. Bu ihtilaf, norm metninin dava konusu olay için ne anlama
geldiğine ilişkin bir tartışma olarak da anlaşılabilir. Taraflar açısından
sorun, lafzi anlama dair belirli bir anlayışı, kendine özgü argümanlar
aracılığıyla diğer anlayış şekilleri karşısında üstün kılma noktasında
kendini gösterir. O halde ihtilaf temelde dilin kullanım şekilleri, bir
araç olarak norm metninin yerine geçmesi gereken dil formuna dair
anlamın farklı dilbilgisel açıklamaları etrafında şekillenmektedir.
139 Bkz. Busse, Historische Semantik, 1987, s. 192 vd., burada özellikle analoji
kavramı, bu bağlantının anlaşılır hale getirilmesi olarak ele alınmıştır. Ayrıca
bkz. Heringer ve diğerleri, Einführung in die Praktische Semantik, 1977, özel-
likle s. 26.
226