Page 136 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 136

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                        kim bu, hiçbir önermenin ilk ya da son olmaması itibariyle gereklidir.
                        Ancak bunların “nasıl” birbirlerine bağlanacağı olumsal (kontingent)
                        bir  meseledir.  Dilsel  unsurların  uyumsuzluğu  nedeniyle  önermeleri
                        birbirine bağlama işi asla meşru olamaz. Keza prensipte, her önerme
                        diğer bir önermeden sonra da gerçekleşebilir, böylece her bir kombi-
                        nasyon başka olası bir gidişatı dışlar ve böylece bir otorite sergiler. Bu
                        da  en  iyi  ihtimalle,  söylemsel  veya  sosyal  normlar  açısından  meşru
                        (bir otorite) olabilir.

                            Diller ve zorlama (Zwang) arasındaki bu radikal bağlantı düşünce-
                        si,  Lyotard’ın başlangıçta yola  çıktığı  temel  sezgiyi göz  önünde  bu-
                        lundurduğumuzda  daha  makul  görünür:  Bu,  gayri  resmi  konuşmalar
                        ile kurumsal söylemlerin karşı kaşıya gelmesidir. İlkinde önermelerin
                        kombinasyonu neredeyse keyfi olabilirken, ikincisi belirli önermelere
                        ve ifadelere ayrıcalık tanıyan ve diğerlerini yasaklayan sosyal kısıtla-
                        malara  tabidir.  Resmi  olmayan  konuşmalarda,  kaçınılmaz  zorlama
                        sadece  diğer  ifade  olasılıklarının  engellemesi  seklinde  tezahür  eder.
                        Ancak  bunun  dışında,  tabiri  caizse  kimyasal  bir  reaksiyondaki  gibi,
                        dilsel  unsurların  kendi  özelliklerine  göre  içsel  olarak  birbirine  bağ-
                        lanması  söz  konusudur.  Kurumsal  söylemlerde,  baskının  kaçınılmaz
                        şiddetine  bir  de  konuşmanın  kısımlarını  toplumsal  zorlama  yoluyla
                        birbirine bağlayan bir diğer güç kullanımı eklenir. Kimyasal bir reak-
                        siyondan  ziyade  harici  bir  fiziksel  baskı  gibi,  konuşmanın  kısımları
                        buraya bağlanır. Bu, olası dil oyunlarının kabul gören dil oyunlarının
                        alt  kümesine  indirgenmesidir.  Cümlelerin  bir  araya  getirilmesinde
                        mündemiç  olan  güç  kullanımı,  dil  oyunlarının  eş-ölçülemezliğinden
                        kaynaklanır. Peki bu düşünce dilbilimsel incelemeye mi dayanmıştır?
                            Aslında,  dil  oyunlarının  eş-ölçülemezliği,  “postmodern  bilginin”
                        ortaya çıkışından önce de dilbilimde merkezi bir mesele (Thema) ol-
                        muştur. Dilbilimci Klaus Gloy, Lyotard’ın dil teorisini tartışırken şöy-
                        le der: “Bu konuda “homojen” dil kavramına karşı yöneltilen çalışma-
                        ların bolluğu göz önüne alındığında, aşağıdaki örneklerin seçimi daha




                        134
   131   132   133   134   135   136   137   138   139   140   141