Page 133 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 133
Semantik Anlayışın Başarısızlığından Pragmatik Soruna Doğru
hâkimlik (Richterstand) gerektirir. Irksal, siyasi ve ideolojik olarak bu ha-
kimlik homojen olmalıdır, o zaman karar vermek zor olmayacaktır. Burada
karar verme sorunu hukuk devletinin araçlarıyla birlikte ele alınmaz, aksine
*
bu sorun yargıyı tektipleştirerek (Gleichschaltung) sosyolojik olarak orta-
dan kaldırılmak istenmektedir. Bu tektipleştirmeden sonra, ideoloji (Strom)
serbestçe akabilir (fließen) ve kanunun belirsizliği – kanuna tabi olanın belir-
sizliği belirliliğe dönüştürme süreci üzerinde herhangi bir etkisi de olmadan
– bir ideolojinin belirliliğine dönüşür. Konuşma (Gespräch) ve tartışma
(Streit) ritüeldir, karar ise hukukun kaderidir.
Öte yandan, “kader olarak karar (Entscheidung als Schicksal)” postmo-
dern yaklaşımlar açısından da – ancak bu kez olumsuz kodlanmış olarak –
gündeme gelebilir. Buna göre, çeşitliliği (Vielfalt) ve çok anlamlılığı
(Mehrdeutigkeit) zorla birliğe indirgemek tam da modernliğin bir özelliğidir.
Modernitenin karakteristik ideolojisi, şeffaf ve anlaşılır bir dünya yaratma
vaadidir. İnsanın hayatta kalmasını sağlayan iki ana silah, yani hafıza ve
öğrenme yeteneği, ancak anlaşılır bir dünyada anlam ifade eder ve zaten bu
297
yüzden kararsızlık, tedirginlik ve tehdit hissi doğurur. Dünyanın isimlen-
dirilmesi ve sınıflandırılması, unsurların zorla bölünmesiyle bu huzursuzluğa
298
karşı koyar. Bu plan, etkilenemez ilahi düzenin kanıtlarını yitirdiği ve
toplumsal düzenin kendi kendini üreten bir süreç olarak görünür olduğu anda
299
ortaya çıkar: “Düzen mücadelesi, bir tanımın diğerine karşı, gerçekliğin
bir ifade biçiminin diğer bir ifade biçimine karşı mücadelesi değildir. Bu,
belirsizliğe karşı belirliliğin, kararsızlığa karşı semantik kesinliğin, kapalılı-
ğa karşı şeffaflığın, bulanıklığa karşı netliğin savaşıdır. Bir konsept olarak,
bir vizyon olarak, bir amaç olarak düzen; kaosun bütünüyle ikircikli, rastlan-
* Çevirmen notu: Bu kavram Nazi Almanyası’ndan kalma bir kavramdır. İdeolo-
jik olarak “aynı çizgiye getirmek” şeklinde de çevrilebilir.
297 Ayrıca bkz. Zygmunt Baumann, Moderne und Ambivalenz, 1995, s. 14.
298 Baumann, bunun için evrak dolabı (Aktenschrank) imgesini kullanır, bkz.
a.g.e., s. 15.
299 Otonom sistemler teorisinin bu şekilde hukuka dair ileri sürdüğü sorunlar hak-
kında bkz.: Ladeur, Postmoderne Rechtstheorie, 1992, s. 107 vd.
131