Page 132 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 132
YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ
miz bir usule başvurulur. Böylece, felsefedeki edimsel dönüşümden,
söylem teorisinin ideallerine giden yolda gördüğü ancak sadece üze-
rinden geçtiği sorunun merkezine doğru geniş bir yol açılır: Çekişmeli
yargılama sürecinin pragmatiği. Bu analize kuş uçuşu bakıldığında
görmezden gelinmek istenen pek çok şeyle karşılaşılır. Sabit fikirli
kişilerin çatışmasına neden olan şey aslında katı bir haklılık düşünce-
sidir (Anspruchsdenken). Yani tüm incelikler ve dilsel araçlarla birlik-
te stratejik eylem, rakibi her ne pahasına olursa olsun itibarsızlaştırma
vb. Kısacası, yargılamanın körü körüne bir kararla sonuçlanan ritüel-
leşmiş bir güç oyunu mu (Machtspiel) olduğu yoksa gerçekten de bir
ihtilafın (Konflikt) gerekçeli bir kararla sonuçlanabilecek şekilde bir
rasyonaliteye sahip olup olmadığı sorusu ortaya çıkmaktadır.
1. Kesinliğin Adaletsizliği
Yargılama sürecinin rasyonel olma ihtimaline yönelik ilkesel bir
itiraz, sürecin amacından kaynaklanabilir. Yargılamanın yapısı, yargı-
lamanın sonucunda bir karar verilmesi üzerine kurulmuştur. Davanın
taraflarının ve tanıkların yaşananlara ilişkin farklı perspektifleri tek bir
anlatıya dönüştürülmektedir. Taraflar ve temsilcileri tarafından kanun
metninin birbirini dışlayan yorum biçimleri tek bir yorum biçimine
indirgenmektedir. Bu da kimin kazanıp kimin kaybedeceğini belirle-
yecektir. Çeşitlilikten tek sesliliğe (Vielfalt auf Einfalt) doğru yapılan
tüm bu indirgemelerde bir köprü ilkesi (Brückenprinzip) ya da gerekçe
kolaylıkla görülememektedir. Söylem teorisinin ideal varsayımları
bile dilbilimsel kararlarımız için bize bir kesişme noktası sağlayamaz.
Dışarıdan bakan bir gözlemci için bu süreç muhtemelen katıksız bir
baskı (Gewalt) olarak görünüyordur. Konuşma, bağlantısız bir kararla
aniden sona erer. Bu kararın (belirli) bir noktasında, aslında birbirine
tamamen zıt iki teorik akım (Theoriestränge) buluşmaktadır: Bir yan-
da kararcılık diğer yanda ise postmodern hukuk teorisi.
Carl Schmitt’e göre kararcılık, kararın rasyonel bir hale getirilemez olu-
şuna olumlu bir değer atfeder ve bu sorumluluğun yükünü taşıyabilecek bir
130