Page 126 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 126

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                            “Günther tarafından geliştirilen amaca uygun uygulama modeli, hukuk
                        kurallarının  belirsizliğini,  tarafsız  norm  uygulaması  ilkesinin  semantik  bir
                        refleksi olarak anlaşılabilir kılma fırsatı sunmaktadır. Hukukun uygulanması
                        zemininde,  belirsiz  olanın  basitçe  belirlenmiş  gibi  gösterilmesinden  daha
                        dehşet verici bir şeyin olamayacağını bize öğreten yalnızca tarihsel deneyim
                        değildir. Bir hukuk devletinde usuller, tarafların başlangıçta iddialarına iliş-
                        kin  olarak  yaptıkları  tespitlerin  adil  yargılama  koşullarına  bağlı  kalınarak
                        azaltılması mümkün olacak şekilde yapılandırılmıştır. Bu şekilde, yargılama-
                        lara tarafsızlık bakış açısı getirilebilir. Bu nedenle ‘Belirsizlik’, adalet ara-
                        yanları adaleti sağlamaya yönelik usullerin fiili olarak uygulanmasına yön-
                                                                     279
                        lendiren ilişkisel bir kavramdır (Relationsbegriff).”
                            Klaus Günther, elverişlilik ilkesiyle bir normu uygularken sadece
                        çatışan tüm normların değil, aynı zamanda durumun tüm koşullarının
                        da dikkate alınmasını gerekli görerek, maddi açıdan belirsiz kararların
                        üretilmesi  için  sadece  usuli  bir  kriter  sunmaktadır.  Ancak  ‘her  şey’
                        hesaba  katılamayacağı  için  bu  gerekliliğin  ciddi  ikna  edicilik  vasfı,
                        pratikte uygulanamaz olması nedeniyle reddedilmektedir. 280  Tutarlılık,
                        bir somut olay hakkında karar vermesi gereken hâkim için kesinlikle
                        mevcut  değildir,  çünkü  somut  kararda  diğer  tüm  kararların  sınırları
                        belirlenemez veya bu kararlar tümüyle tanınamaz. Hukuk sisteminin
                        birbirinden kopuk bireysel karar alma süreçlerine dönüşmesini engel-
                        lemek için “bunun yerine (statt dessen)” 281  başka bir şey yapılmalıdır.
                        Yapılacak şey, katılımcıların kendi sorunlarının diğer kararlarla olan
                        sistematik bağlantısını çözmeye yönelik ihtilaflarından kaynaklı moti-
                        ve  oldukları  bir  usulün  uygulanmasıdır.  Ancak  yasal  hukuk  devleti
                        anlayışını bir kenara bırakıp kanunun uygulanmasını hukuk devletinin
                        gerekliliklerine göre değerlendirdiğimizde, usulün kendi içerisinde yer
                        alan özel rasyonaliteye ulaşabiliriz.


                        279   A.g.e., s. 358.
                        280   Luhmann, Das Recht der Gesellschaft, 1993, s. 355.
                        281   A.g.e., s. 356.

                        124
   121   122   123   124   125   126   127   128   129   130   131