Page 337 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 337
318 7. Hukuki Muhakeme Yöntemleri
I13 Bir kanun hükmünü yorumlarken, hukuk öğretilerinde formüle edilen kuramlar
dikkate alınabilir.
Bu kuramların değeri tutarlılığa bağlı olduğundan, bu muhakeme normu aslında yo-
rumlamanın mümkün olduğunca tutarlı olmasını gerektirir.
Aulis Aarnio tarafından verilen aşağıdaki örnek, bu tür kuramların rolünü açıklamak-
tadır. Uzun bir süre boyunca, hukuk öğretilerinde mülkiyetin somut bir maddeye benzer
bir şey olarak kabul edildiği bir kuram (T1) kullanılmıştır. Belirli bir zamanda, mülkiye-
tin tüm yönleri yalnızca tek bir gerçek veya tüzel kişiye ait olabiliyordu. Birden fazla
kişi aynı şeyin müşterek sahibi olsa dahi bu kişilerden her biri, yalnızca söz konusu
şeyin fiziksel ya da zihinsel olarak (örneğin yüzde cinsinden) tespit edilen belirli bir
kısmı bakımından da olsa, mülkiyetin tüm yönlerine sahiplerdi. Dolayısıyla bir satış,
mülkiyetin bir bütün olarak derhâl devriyle sonuçlanmaktaydı: Önce satıcı, daha sonra
ise alıcı tam malik olmaktaydı. Tartışılacak tek sorun, derhâl ve bir bütün olarak gerçek-
leşen bu devrin kesin olarak hangi anda gerçekleştiğinin tespit edilmesiydi. Bu kuram,
bazı miras hukuku hükümleri de dâhil olmak üzere mülkiyetin devrine ilişkin tüm yasal
hükümlerin yorumlanmasında belirleyici rol oynamıştır (karşılaştırma için: İsveç Vera-
set Kanunu’nun 18. bölümü). Öte yandan daha yakın tarihli bir İskandinav mülkiyet
kuramına (T2) göre bir şeyin sahibi olmak, diğer bazı kişilere karşı hukuki olarak ko-
runmakla aynı şeydir. Birçok koruma türü mevcuttur. Dolayısıyla bazı yönlerden malik
olmak, bazı yönlerden ise olmamak mümkündür. Bu gerçek, eski kuram ışığında düşü-
nülemeyecek olan yeni durumların yeni kuram tarafından değerlendirilmesini mümkün
kılmaktadır. Artık mülkiyet devrinin, bir kişinin mülkiyetin sırasıyla giderek daha fazla
yönüne sahip olduğu, zamana yayılmış bir süreç olarak yorumlanması mümkündür.
Böylelikle belirli bir anda, mülkiyetin diğer yönleri hâlen satıcıya veya merhumun mi-
rasına aitken, bir alıcı veya varis hâlihazırda mülkiyetin bir yönü bakımından sahibi
olabilir. Yeni kuramın (T2), söz dağarcığı daha fazla ayrım yapılmasına izin verdiği
(karşılaştırma için: Aarnio 1984, 46 ve devamı) ve getirdiği yeni ayrımların davaların
ayrı değerlendirmelerini (bu değerlendirmelerin yüksek düzeyde tutarlı nedenlerle des-
teklenmesi koşuluyla) yansıttığı için eski kuramdan (T1) daha iyi olduğu düşünülebilir.
Kanunların sistematik yorumlanmasının farklı türleri birbirini etkiler. Bir kanun
hükmünün anlamlandırılması, aynı zamanda bu türdeki diğer hükümlerin yorumlanma-
sına, kanunun sistematiğine, kavramsal analize ve hukuk öğretilerinde formüle edilen
kuramlara bağlıdır. Bu nedenle çeşitli hükümler arasındaki bağlantılara ve bunların
hukuk sistemindeki konumlarına yönelik başlangıç niteliğinde ve belirsiz bir kavrayışa
sahip olmak, bazı kavramsal analizlerle birlikte mülkiyet kuramlarını etkileyebilir. Bun-
lar, yorumlanan hükmün hukuk sistemindeki yerinin daha derinlemesine anlaşılmasını
ve ilgili kavramların daha derinlemesine analiz edilmesini etkiler. Örneğin çeşitli hü-
kümler arasındaki bağlantılara ilişkin bir tez, bu tezin hukuk öğretilerinde formüle
edilmiş bazı kuramlar ile desteklendiğini (tutarlı olduğunu) göstererek savunulabilir.
Öte yandan kuram, bağlantılarla ilgili tez ile desteklendiği gösterilerek de savunulabilir.
Tatmin edici bir tutarlılık yoksa, bileşenlerden her biri değiştirilebilir. Böylece “yansı-
malı dengeye” benzeyen bir denge elde etmek için çeşitli sistematik yorumlama biçim-
leri değiştirilebilir ve karşılıklı olarak uyarlanabilir. Bu bağlamda yorumsamacı döngü-
den de söz edilebilir (karşılaştırma için: yukarıdaki bölüm 3.2.1). Karşılaştırma için:
tutarlılık ölçütü olarak karşılıklı ilişkilerle ilgili yukarıdaki bölüm 4.1.3.