Page 332 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 332

7.2 Mantıksal, Lafzi ve Sistematik Yorumlama                        313

                            Böyle bir genel norm, bir kanunda belirtilebilir, bir emsal karara dayalı olabilir ya da
                         hukukun başka bir kaynağı ile destekleniyor olabilir.
                            Bu norm, genelliğin yani bir tutarlılık ölçütünün gerekliliğini ifade eder; karşılaştır-
                         ma için: yukarıdaki bölüm 4.1.4.
                            Aynı zamanda kararların genel normlar temelinde alınmasının tipik bir sonucu olan
                         yargı kararının öngörülebilirliğini de geliştirir.
                            Karşılaştırma  için:  Alexy’nin  rasyonellik  kuralları  (J.2.2.),  (J.6.),  (J.8.),  (J.10.)  ve
                         (J.18.); yukarıdaki bölüm 4.3.4.
                            Bazı sözde mantıksal düsturlardan da söz edilebilir. Belirsiz oluşları bunların teamül
                         hukuku  normları,  ahlaki  normlar  veya  mantıksal  önermeler  olarak  yorumlanmalarını
                         mümkün kılmaktadır. Bunların üçünden bahsetmek istiyorum.
                         12)  Hiç kimse, imkânsız olanı yapmakla yükümlü değildir.
                            Bu düsturdan, örneğin aşağıdaki bağlantıda alıntı yapılmıştır. Mal Satış Kanunu’nun
                         21. maddesinin 1. fıkrası aşağıdaki gibidir: “Malların zamanında teslim edilmemesi ve
                         bu  durumun  alıcıdan  veya  alıcının  riskini  üstlendiği  bir  olaydan  kaynaklanmaması
                         hâlinde,  alıcı,  malın  teslimini  talep  edip  etmeyeceğine  veya  satın  alma  işlemini  iptal
                         edip etmeyeceğine karar vermekte serbesttir.” Jan Hellner şu yorumu yapmıştır: “Mal
                         Satış Kanunu, satın almanın belirli mallarla ilgili olması ve bu malların sözleşme anında
                         veya daha sonra imha edilmiş olması durumunda dahi, alıcının sözleşmenin ifasını talep
                         etme hakkına herhangi bir istisna getirmemektedir. Ancak bunun kabul edilmesi duru-
                         munda, alıcı, satın alma işleminin ifasına ilişkin bir yargı kararı alamaz. Bu, genellikle
                         ‘hiç kimsenin imkânsızı yapmakla yükümlü olmadığı’ (impossibilium nulla est obliga-
                         tio) düsturuna atıfta bulunularak gerekçelendirilmektedir.” - Hellner 1967, 82.
                            “Yükümlülük” sözcüğü, “bir kanunun açıkça getirdiği bir yükümlülük” olarak yo-
                         rumlanırsa  düstur  herhangi  bir  mantıksal  gerekliliği  ifade  etmez.  Kişinin  imkânsızı
                         yapmasını gerektiren bir kanunun var olması mümkündür. Ancak “yükümlülük” keli-
                         mesi “ahlaki açıdan gerekçelendirilebilir yükümlülük” anlamına geliyorsa, “bekâr” bir
                         kişinin  “evli”  olamayacağı  gibi  imkânsızı  yapma  “yükümlülüğünün”  hiçbir  şekilde
                         (ahlaki) bir yükümlülük olamayacağı iddia edilebilir.
                         13)  Hiç kimse,  en  doğal  şekilde  yorumladığında sahip olduğundan daha  fazla  hakkı
                             devredemez. Bu düstur bir normdur, mantıksal bir önerme değildir.
                            Aşağıdaki durumu ele alalım: A kişisi, kullanım hakkının B kişisine devredilmesi yönünde yükümlü-
                            lüğe tabi kılınan bir gayrimenkulün sahibidir. A, mülkü C’ye satar ve bunu B’nin herhangi bir karşılık
                            almaksızın kullanım hakkını kaybedeceği şekilde yapmayı başarır. Bu şekilde C, A’nın sahip oldu-
                            ğundan daha fazlasını yani bir kullanım hakkı yükümlülüğü altında olmayan bir mülkiyet hakkını elde
                            etmiştir. Bu durumda, mantıksal bir imkânsızlık yoktur. Yalnızca açık hukuki norm, bunu engelleme-
                            ye çalışmaktadır (karşılaştırma için: Gayrimenkul Kanunu’nun 7. kısmının 11-15. maddeleri).
                         On üçüncü düstur, B’nin hukuki güvenlik gereksinimiyle gerekçelendirilebilecek ahlaki
                         bir norm olarak da görülebilir.
                            Bununla birlikte, düstur, belki de pratik önemden yoksun bir şekilde belirli bir tarzda
                         yorumlandığında,  bir  tür  mantıksal  gerekliliği  ifade  eder.  “Devretmek”  sözcüğü,  hiç
                         kimsenin sahip olmadığı bir şeyi devredemeyeceğini varsayar. Benzer şekilde hiç kimse
                         içinde yarım litre su bulunan bir sürahiden bir litre su dökemez.
   327   328   329   330   331   332   333   334   335   336   337