Page 300 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 300
6.5 Emsal Karar 281
nedenle, tüm yargı kararlarına hem kapsamlı hem de genel bir gerekçenin eşlik etmesi-
nin gerekli olup olmadığı sorusu sorulabilir. Diğer koşullar aynı kalmak üzere, bu soru-
nun yanıtı olumlu olmalıdır. Diğer bir ifadeyle, mükemmel bir yargı kararı vermenin
tüm koşullarının yerine getirildiği ideal bir durumda olumlu olması gerekir. Böyle ideal
bir durumda, hâkim sınırsız zamana, bilgiye, zekâya, kaynaklara vb. sahiptir. Ancak
gerçek hayatta bir kararın daha az kapsamlı ve daha az genel bir gerekçeye sahip olması
da her zaman yanlış değildir. Bazen bu, aşağıdaki koşullar nedeniyle en iyi çözümü
sağlamaktadır.
1. Diğer koşullar aynı kalmak üzere, bir yargı kararı ancak herhangi bir kişi tarafından
- ki bu kişinin hâkim olması şart değildir - kapsamlı bir dizi genel öncül temelinde
gerekçelendirilebiliyorsa ahlaki açıdan haklıdır. Bir kişi, düzgün bir şekilde yani
herhangi bir kişinin hem hukuk hem de ahlak temelinde yüksek düzeyde tutarlı bir
şekilde gerekçelendirebileceği bir biçimde hüküm verebiliyorsa iyi bir hâkimdir. Bu-
radan hareketle, hâkimin kendisi haklı olarak kararın ahlaki açıdan gerekçelendirile-
bilir olduğunu hissedebilir ancak aynı zamanda tatmin edici bir gerekçe formüle
edemeyebilir. Bu nedenle, kararını yüksek düzeyde genel ve başka şekilde tutarlı
olan nedenlere dayandırmaktan ziyade, kararın kendisine dayanabilir. Bu durum psi-
kolojik olarak son derece doğaldır, çünkü insan karar verme sürecinin büyük bir
kısmı, bilinç altı mekanizmalar tarafından yönetilmektedir. İyi bir hâkim olmak için
kişinin eşit derecede iyi bir hukuk felsefecisi olması şart değildir: Diğerlerinin yanı
sıra, hangi genel değer yargısının ve muhakeme normlarının, kanun hükmü ve dava-
nın olgusal gerçekleriyle bir araya getirildiğinde, mantıksal olarak karara götürdüğü-
nü açıklığa kavuşturamayabilir.
2. Emsal davayı karara bağlayan bir hâkim, emsal kararın kapsayacağı tüm davaları
tahmin edemeyebilir. En iyi gerekçelendirme dahi çoğu zaman şaşırtıcı sonuçlarıyla
ilgili çeşitli nedenler yüzünden farklı şekilde karara bağlanması gereken davalarda
emsal kararın istenmeyen bir şekilde uygulanmasını tamamen engellemez.
3. Mahkemeler birincil görevlerini bireysel davaları karara bağlamak olarak görebilir
ve genel normları yasalaştırma yetkisinin sadece kanun koyucuya ait olduğu değer-
lendirmesinde bulunabilirler.
4. Birkaç hâkim birlikte bir davayı karara bağladığında, genellikle kabul edilebilir bir
uzlaşmaya varmak zorundadırlar. Bazı durumlarda, bu gereksinim yalnızca daha az
kapsamlı ve daha az genel bir gerekçeye başvurularak karşılanabilmektedir. Oy bir-
liğiyle verilmiş kararlar, bir muhalefet şerhiyle birlikte gelen kapsamlı ve genel bir
çoğunluk kararından daha güçlü bir emsal karar oluşturabilmektedir. Bu nedenle,
hâkimlerin konsensüsünün olduğu daha az tutarlı bir gerekçelendirmenin konsensüs
olmayan daha tutarlı bir gerekçelendirmeden daha üstün olduğu sonucuna varmak
için yüksek düzeyde tutarlı gerekçeler öne sürülebilir.
5. Son olarak, hâkimin pek çok davada genel ve kapsamlı bir gerekçe hazırlamak için
zamanı yoktur.
Öte yandan, mahkemelerin kararlarını son derece kapsamlı ve genel bir şekilde ge-
rekçelendirmesi gerektiği sonucunu destekleyen bir dizi neden bulunmaktadır. Bu tür-
den aşağıdaki nedenler, Gunnar Bergholtz (1987, 352 ve devamı) tarafından listelen-
miştir.