Page 297 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 297

278                                              6. Hukukun Kaynakları Doktrini

                         6.5.4 Yargı Kararlarını Gerekçelendirme Yöntemleri

                         Emsal kararların değeri, lehteki ve aleyhteki bu argümanların tartılmasına ve dengelen-
                         mesine bağlıdır. Bununla birlikte, emsal kararın gerekçesinin niteliği de dikkate alınma-
                         lıdır. Muhakemenin ne kadar genel ve kapsamlı (ve dolayısıyla tutarlı) olduğuna bağlı
                         olarak,  yargı  kararlarının  gerekçelendirilmesine  yönelik  aşağıdaki  yöntemler  arasında
                         ayrım yapılabilir. (Benzer ancak aynı olmayan bir sınıflandırmanın ayrıntılı açıklaması
                         için bkz. Tore Strömberg, 1980, 146 ve devamı).
                         1.  Sözde  bir  gerekçe  ne  genel  ne  de  kapsamlıdır.  Mahkemeler,  bazı  eski  davalarda
                            kararlar için oldukça kısa gerekçeler sunmuşken, diğer bir kısmında ise gerekçeler
                            son derece belirsizdi. Kararda örneğin davacının veya davalının belirli bir hakka sa-
                            hip olduğu veya olmadığı ifade edilmiş ancak bu ifade için herhangi bir net gerekçe
                            belirtilmemiştir. Genellikle mahkemenin hangi genel kuralı izlediğini anlamak hiçbir
                            şekilde mümkün olmamıştır.
                            Bu yöntem, 20. yüzyılın ilk yarısında İsveç’te hâkim olmuştur. Bir ölçüye kadar, ör-
                         neğin Finlandiya ve Danimarka’da hâlâ uygulanmaktadır.
                            Örnek olarak, NJA (1947 s. 299) davasından alıntı yapılabilir. Bir dernek, derneğe ait bir atış poligo-
                            nunun sorumlusu tarafından ihmal sonucu verilen zarardan sorumlu tutulmuştur. Yüksek Mahkeme-
                            nin oy çokluğuyla verdiği karar o kadar muğlak bir şekilde ifade edilmiştir ki derneğin sorumlu tutul-
                            masının nedeninin, sorumlunun konumunun yönetimin konumuna eş değer kabul edilmesi mi, sorum-
                            lunun konumunun belirli bir riskle bağlantılı olduğuna karar verilmesi mi, yoksa dernek ile zarar gö-
                            ren kişi arasında sözleşme benzeri bir ilişki bulunduğunun düşünülmesi mi olduğu net değildi.
                            Bir karar, “varsayılmalıdır” vb. belirsiz ifadelerin kullanılmasıyla da gerekçelendirilmiş olabilir.
                            Örneğin NJA (1954 s. 268) davasında, Bulgaristan ile önemli bir bağlantısı olan bir kişi, hesabına
                            İsveç’ten yatırılmış olan bir meblağı tahsil etmek için başvuruda bulunmuştur. Bulgaristan devleti,
                            kişinin meblağı bizzat tahsil etme hakkına itiraz etmiş ve ödemenin bir İsveç-Bulgaristan kliring
                            hesabı aracılığıyla gerçekleştirilmesi ve kişiye ödemenin Bulgaristan’da yapılması gerektiğini be-
                            lirtmiştir. Yüksek Mahkemenin oy çokluğuyla verdiği kararda, Bulgar devletinin davada savunma
                            yapma hakkı tanınmış ancak bunun için mahkeme üyelerinin çoğunluğu tarafından “Bulgar devle-
                            tinin savunmasının değerlendirilmesinde hiçbir engel görülmediği” dışında herhangi bir gerekçe
                            gösterilmemiş, akabinde, dava Bulgaristan devletinin lehinde karara bağlanmıştır.
                              Bu yöntem, kararların tutarlılık düzeyinin çok düşük olmasına yol açmaktadır. Bu nedenle,
                            en azından ilk bakışta veya diğer koşullar aynı kalmak üzere, kabul edilebilir değildir.
                         2.  Basit temellendirme yöntemi geneldir ancak yeterince kapsamlı değildir. Mahkeme,
                            kararı,  genel  bir  kuralın  ve  bazı  olgusal  gerçeklerin  mantıksal  bir  sonucu  olarak
                            sunmaktadır. Bunu, genel kuralın bir kanunda yer almamakla birlikte ifade edilme-
                            miş ek öncüllere dayanan bir değerlendirmeci yorumun sonucu olduğu zor davalarda
                            dahi yapmaktadır.
                            Bu yöntem, 19. yüzyılın sonunda İsveç’te hâkim olmuştur. Hâlen, örneğin Fransa’da
                         uygulanmaktadır.
                         Mahkeme, birçok davada gerekçenin tamamını birçok yan cümleye sahip olan ve so-
                         nunda kararın belirtildiği tek bir cümleye sıkıştırmıştır (“...duğu için ve ...den dolayı, o
                         hâlde...” vb.); Stig Strömholm şu örnekleri vermektedir: NJA 1875 s. 489, 1876 s. 458,
                         1877 s. 487 ve 1877 s. 334.
                         Yöntem  ilk  bakışta  veya  diğer  koşullar  aynı  kalmak  üzere  kabul  edilebilir  değildir.
                         Elbette bir tutarlılık ölçütünü, şöyle ki genellik gerekliliğini yerine getirmekte, ancak
   292   293   294   295   296   297   298   299   300   301   302