Page 292 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 292

6.4 Teamül                                                          273

                         de ben votka içmeyi tercih etmekte tamamen özgürüm. Öte yandan, onlardan çok daha
                         fazla  içme  konusunda  o  kadar  özgür  değilim.  Bu  nedenle,  teamülle  bağlantılı  olarak
                         aşağıdaki ayrımlar dikkate alınmalıdır.
                            A1  Daha geniş anlamda, teamül insan davranışındaki her türlü olgusal düzenlilik
                                olarak tanımlanabilir.
                            A2  Daha dar anlamda ise teamül yalnızca kişinin bu şekilde davranması gerektiğini
                                belirten bir normun onaylanmasıyla bağlantılı olan insan davranışındaki bu tür
                                düzenlilikleri kapsar.
                            Yalnızca bu ikinci teamül türüyle ilgilenmekteyiz.
                            Teamülün hukuktaki rolü, hukukun, mahkemelerin ve idari makamların uygulamala-
                         rıyla yakından bağlantılı olması gerçeğinden de etkilenir. Dolayısıyla aşağıdaki ayrımı
                         yapmak gerekir.
                            B1  Teamül hukuku, birincil anlamda, bir hukuki otorite dayanağı olarak görülmesi
                                zorunlu veya gerekli olan, insanların (bir norm onayıyla bağlantılı olan; karşı-
                                laştırma  için:  A2)  teamülleri  olarak  tanımlanır.  Bu  anlamda,  teamül  hukuku
                                halk arasında ortaya çıkar ve mahkemelerin kendilerini teamül hukukuna uyar-
                                lamaları gerekir.
                            B2  İkincil anlamda, teamül hukuku mahkemelerin ve idari makamların yerleşik bir
                                uygulaması olarak tanımlanır. Burada, teamül hukuku insanlar tarafından değil,
                                bu uygulama tarafından yaratılır.
                            Elbette kişi komşularının beklentilerini görmezden gelebilir, ancak etkilenen kişilerin yargı ka-
                            rarlarını göz ardı etmesi o kadar kolay değildir. Bu olgusal gerçek, Hukuki Pozitivizm ve Huku-
                            ki Realizmin etkisiyle birlikte, teamül hukukunun ilginç bir şekilde yargısal uygulama temelin-
                            de tanımlanmasına açıklama getirmektedir. Ancak bazı Hukuki Realistlerce (örneğin Strömberg
                            1980, 50 ve devamı) yapılan önerilerin aksine bu terminolojiyi benimsemiyorum. Yargısal uy-
                            gulamayı  “teamül  hukuku”  olarak  değil  “yargısal  uygulama”  olarak  adlandırmak  daha  iyidir
                            (karşılaştırma için: ör. Strömholm 1988, 216). İnsanların kendiliğinden norm yaratan faaliyetle-
                            rini göz ardı etmeye teşvik eden bir terminolojiyi benimsememek de önemlidir. Mahkemelerin
                            ve idari makamların hukuki olarak bağlayıcı normlar oluşturma tekeline sahip olması gerektiği
                            sonucunu yalnızca zayıf ahlaki nedenler desteklemektedir. Dolayısıyla yargısal ve idari uygu-
                            lamanın demokratik bir meşruiyete sahip, nispeten değişmez normlar yarattığı iddia edilebilir.
                            Bu, doğru olmakla birlikte, kendiliğinden oluşan teamülün değişmezlik düzeyinin daha düşük
                            ve meşruiyetinin daha aşağı düzeyde olduğu anlamına gelmez. Aksi sonuç çok daha güçlü da-
                            yanaklar tarafından desteklenmektedir. İlk olarak, insanların teamülleri nispeten (belki de idari
                            makamların uygulamalarından daha fazla) değişmez olabilir. İkinci olarak, yargısal ve idari uy-
                            gulamanın dolaylı demokratik meşruiyeti, toplumsal konsensüsün doğrudan demokratik meşrui-
                            yetinden pek üstün değildir. Son olarak, insanların ahlaki olarak kabul edilebilir bir şekilde bir-
                            likte yaşama eğiliminde oldukları hipotezi akla yatkındır. İdari makamların hata yapabileceği
                            hipotezi de makuldür. Sonuç olarak, bu şekilde kendiliğinden ortaya çıkan bir teamül, mevzuat
                            ve yargısal uygulamanın yarattığı normlara kıyasla çok daha tutarlı bir ahlaki gerekçenin deste-
                            ğine kolayca sahip olabilir.
                         Daha önemli bir güçlük, hukukun tüm kaynaklarının hukuki statüsünü belirleyen kay-
                         nak normların bir tür teamül olarak kabul edilebileceği gerçeğinden kaynaklanmaktadır.
                         Kaynak normların varlığı, bunları güçlü bir şekilde destekleyen bir açıklaması bulunan
                         insan  eylemleri  veya  eylemde  bulunma  eğilimleri  kompleksinin  varlığını  gerektirir;
                         karşılaştırma için: yukarıdaki bölüm 5.6.1. Bu tür eğilimler arasında, bu normlara uy-
                         manın  doğru  olduğunu  savunma  eğiliminden,  bunları  ihlal  eden  insanları  eleştirme
   287   288   289   290   291   292   293   294   295   296   297