Page 305 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 305

286                                              6. Hukukun Kaynakları Doktrini

                         şeklindedir. Derin gerekçelendirme çerçevesindeki yanıtı ise “bunların, kanunun amacı-
                         nın (ratio legis) kanıtını oluşturmalarıdır”. Kanunun amacı fikri karmaşıktır (karşılaş-
                         tırma için: ör. Klami 1980, 17 ve Aarnio 1987, 99 ve 125). Aşağıdaki olgusal gerçeklere
                         dikkat edilmesi gereklidir.
                         1.  Yasa koyucunun ne demek istediğinin, kanunda fiilen ne söylediğinden daha önemli
                            olduğu iddia edilebilir. Kanunun lafzı, uygun olmayan bir biçimde ifade edilmiş ola-
                            bilir. Bu nedenle kanunun amacını temel alarak kanunların öznel bir şekilde anlam-
                            landırılması önerilmektedir.
                         2.  Hazırlık belgeleri;  yasama  sürecine katılan yasama komisyonu üyeleri, görüş  sun-
                            maya davet edilenler, bakanlar, milletvekilleri vb. kişilerin neler düşündüklerinin ve
                            istediklerinin bir kanıtını oluşturur. Bu kanıt, kanunların öznel bir şekilde anlamlan-
                            dırılmasının veri temeli olarak kabul edilir.
                         3.  Kanunun amacı, sıklıkla “yasa koyucunun iradesi” olarak anılsa da yasama sürecine
                            katılan bireylerin kişisel görüşleri ile aynı şey değildir. Daha ziyade, bu bireylerin
                            söylediği her şeyle veya en azından ifade ettikleri en önemli görüşlerle uyumlu olan,
                            en tutarlı değer ifadeleri ve norm ifadeleri sistemidir.
                            Kanunların anlamlandırılmasının asıl amacının yasa koyucunun iradesini keşfetmek
                         olduğu fikri, 1750 yılında C.H. Eckhardus (1750, 2) tarafından ifade edilmiştir: “Yo-
                         rumlama, yazarın sözlerinden ve muhakemesinden, yazarın düşüncelerini çıkarmaktan
                         başka bir şey değildir” (interpretari nihil aliud esse, quam sensum auctoris ex eius ver-
                         bis et ratione declarere). Bu fikir, 18. yüzyılın ilk yarısında, diğer yazarların yanı sıra
                         Thibaut ve Savigny tarafından, ikinci yarısında örneğin Windscheid tarafından ve 20.
                         yüzyılın başında, diğerlerinin yanı sıra Bierling tarafından ifade edilmiştir (karşılaştırma
                         için:  Wróblewski  1959,  160-1  n.  26).  Bununla  birlikte,  kanunların  öznel  bir  şekilde
                         anlamlandırılması, genellikle hazırlık belgeleri dışındaki diğer öncüllere dayanmaktay-
                         dı. Hazırlık belgelerinin rolü, Birinci Dünya Savaşına kadar oldukça önemsizdi.


                         6.6.3 Kanunların Öznel Yorumlanması Mümkün mü?

                         Bununla birlikte, kanunların öznel yorumlanmasının rolü hakkında açıklamalarda bulu-
                         nurken iyi bilinen bazı itirazların yanıtlanması gerekir.
                         1.  Başka bir insanın zihninin içini göremeyiz. Sonuç olarak, bazı eleştirmenler yasama
                            sürecine katılan kişilerin gerçekte ne istediğini bilemeyeceğimizi, sadece tahmin ede-
                            bileceğimizi belirtmişlerdir.
                            Ancak bu itiraz, kişinin diğer insanların düşünceleri hakkındaki tahminlerini gerek-
                         çelendirmek için oldukça iyi nedenlere sahip olabileceği gerçeğini göz ardı etmektedir.
                         Ana argüman kıyastır. Yüzüm solgunsa ve önüme çıkan herkese saldırıyor ve küfürler
                         yağdırıyorsam kızgınım demektir. A, birçok yönden bana benzemektedir. Şu anda A’nın
                         yüzü solgundur ve önüne çıkan herkese saldırmakta ve küfürler savurmaktadır. Sonuç:
                         A şu an kızgındır.
                            R. Tuomela (1977, 39 ve devamı), zihinsel düşünme “eylemlerinin” konuşma eylem-
                         leriyle  kıyaslanarak  analiz  edilebileceğine  dair  (Sellars  tarafından  ortaya  atılan)  daha
                         sofistike bir fikir geliştirmiştir; karşılaştırma için: Chisholm 1966, 62 ve devamı.
   300   301   302   303   304   305   306   307   308   309   310