Page 307 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 307

288                                              6. Hukukun Kaynakları Doktrini

                         öngörülebilirliği,  bazen  gerçek  niyet  konusunda  hata  yapmak  pahasına  dahi  olsa  her
                         zaman hazırlık belgelerinin dikkate alınması gerektiği sonucuna varmak için belki de
                         yeterli olan bir nedendir. Ancak bu tür hataların kesinlikle kabul edilmemesi gerektiği
                         düşünülse dahi, aşağıdaki norm makuldür: Hazırlık belgelerindeki açıklamaların gerçek
                         niyete karşılık gelmediğini iddia eden, bunu ispat etmekle yükümlüdür.
                         4.  Burada ele almayı düşündüğüm son itiraz ise şu. İsveç’te yasama yetkisi her şeyden
                            önce  Meclise  aittir.  Bu  nedenle  “yasa  koyucunun  iradesi”  her  şeyden  önce  Riks-
                            dag’da aranmalıdır. Buna rağmen yargısal uygulamada kanunun amacı, kural olarak
                            yasama komisyonlarının açıklamalarından, sorumlu bakanın açıklamalarından, Ya-
                            sama Konseyinin görüşünden vb. çıkarılmaktadır. Konuyla ilgili meclis görüşmele-
                            rinde yapılan konuşmalar pek dikkate alınmaz. Diğer bir deyişle, “yasa koyucunun
                            iradesi”, “yasa koyucunun” kendi açıklamalarında değil, yasa koyucunun yardımcı-
                            larının açıklamalarında yatmaktadır. Peki bu durum, kanunların öznel bir şekilde an-
                            lamlandırılmasında  yasa  koyucunun  iradesinin  keşfedildiği  fikri  ile  nasıl  uyumlu
                            olacaktır? (karşılaştırma için: Strömholm 1966, 216).
                            Bu itiraz, kanunların öznel bir şekilde anlamlandırılmasının, yasama sürecine katılan
                         bireylerin  kişisel  görüşlerine  değil,  kanunun  amacına  dayandığı  ifadesi  tekrarlanarak
                         yanıtlanabilir. Yukarıda belirtildiği gibi kanunun amacı bu bireylerin söylediği her şeyle
                         veya en azından ifade ettikleri en önemli görüşlerle uyumlu olan en tutarlı değer ifade-
                         leri ve norm ifadeleri sistemidir. Hem sorun hem de çözüm uzun zamandan beri bilin-
                         mektedir.  Karşılaştırma  için:  Thibaut  1802,  103:  “Hukukun  var  oluş  nedeni”  (“Die
                         Raison des Gesetzes”), “yasa koyucunun özel iradesi olarak bir tür hukuk kurgusu üze-
                         rinden ele alınmasıdır” (“durch eine Art juristische Fiktion  als  besonderer Wille des
                         Gesetzgebers zu betrachten”).



                         6.6.4 Kanunun Amacı (Ratio Legis), Demokrasi ile Uyumlu mu?

                         Bununla birlikte, şu itirazın da dikkate alınması gerekir: Demokrasi, Meclisin yasama
                         yetkisine sahip olmasını gerektirir. Bu yetki, gerçek niyetleri olan gerçek insanlar tara-
                         fından kullanılır. Bu realiteyi amacın (ratio) ideal bir şekilde anlamlandırılması ile de-
                         ğiştirmek demokrasiye uygun mudur? Bu itiraza şu şekilde yanıt verilebilir: Meclisin
                         yetkisi, herhangi bir meclis çoğunluğunun tüm niyetlerini derhâl yerine getirme imkânı
                         ile aynı şey değildir. Bu niyetlerin kanuna dönüşmesi, niyetleri rasyonel kısıtlamalara
                         tabi  tutma  doğrultusunda  gerekçelendirilebilir  bir  amaca  sahip  olan  hukuki  normlar
                         tarafından düzenlenir.
                            Bu olgusal gerçek, bazı analitik sorunlar yaratmaktadır. Hukuk “yasa koyucunun” iradesine gö-
                            re yorumlanırken, “yasa koyucu” hukuka göre anlamlandırılmaktadır. Ancak bu bir kısır döngü
                            değil, bir “spiral”dir. Kanunun içeriği hakkında belirsiz bir fikre sahip olunması, kişinin yasa
                            koyucuyu ve yetkisini tanımlamasına yardımcı olur. Bu yetkiyle olan ilişki, kanunun içeriğinin
                            daha kesin bir şekilde yorumlanması için bir neden teşkil eder.
                            Bu bağlamda iki kavrama dikkat edilmelidir: 1) demokrasi ve 2) rasyonellik.
                         1.  Demokrasinin ana fikri olan halkın gücü, çoğunluğun sınırsız bir yetkiye sahip olma-
                            sı ile aynı şey değildir. Çoğunluk kuralı, demokratik karar vermenin yalnızca bir ya-
                            kınlaştırmasıdır. Demokratik karar verme ise ahlaki karar vermenin bir yakınlaştır-
   302   303   304   305   306   307   308   309   310   311   312