Page 82 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 82

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                                                                      124
                        si,  hukuk  bilimi  için  bir  paradigma  niteliği  taşır.”   Bu  geçişin  neden  bu
                        kadar zor olduğu ve bu kadar uzun sürdüğü sorulacak olursa, bir ayrım yap-
                        mak gerekir: Bu geçiş, hükmün analizinde örtük hukuki bilginin açıklanması
                        olarak anlaşılan  yaklaşımlar tarafından  organik olarak gerçekleştirilmekte-
                        dir. Wittgenstein’ın kural-izleme (Regelfolgen) kavramına açıkça atıf yapıl-
                                    125
                                                                                  126
                        mış olsa bile,  pragmatik boyut en başından beri korunmuştur.  Dolayı-
                                                             127
                        sıyla dil felsefesindeki edimsel dönüşüm , kendi analitik perspektiflerinin
                                                       128
                        güçlendirilmesi olarak anlaşılabilir.  Bu dönüşüm, pratikten ziyade teorik
                        sorunlar ile dil felsefesinin soruları arasında doğrudan bir bağlantı  kurul-
                        maya çalışıldığı durumlarda daha zor olmuştur. Benimseme (annektieren) ve
                        reddetme (zurückweisen) arasında gidip gelen mantıksal-analitik yaklaşımın
                        dilbilimle ilişkisi bunu açıkça ortaya koymaktadır. Ancak bu zorlukları sade-
                        ce  hukukçuların  normatif  olarak  daraltılmış  dilbilimsel  bakış  açısıyla  tek
                        taraflı olarak gerekçelendirmek mümkün değildir. Öte yandan, dil felsefesi-
                        nin de kendisini zihin felsefesi çerçevesinde epistemolojinin geleneksel soru-
                        larından kurtarması uzun zaman almıştır:

                            “Bununla birlikte, analitik ‘ana akım’, dilbilimsel dönüşümden (linguis-
                        tische Wende) sonra bile önerme cümlesinin önceliğini ve betimleyici işlevi-
                        ni  (Darstellungsfunktion)  sürdürmüştür.  Frege  tarafından  kurulan  semantik



                        124   A.g.e., s. 255.
                        125   Bkz. Herbert, Rechtstheorie als Sprachkritik, 1995, özelikle Bölüm 2, s. 119
                            vd.,  pragmatik  yaklaşımlar  için  bkz.  s.  193  vd.  Herbert  burada  Depenheuer,
                            Schiffauer, Rack, Friedrich Müller, Roellecke, Alexy ve Aarnio’nun isimlerini
                            zikretmektedir. Herbert’in açık teorik referanslara yönelmiş olmasıyla izah edi-
                            lebilecek bazı önemli yaklaşımlar burada eksiktir. Her halükârda bu alanda Ka-
                            ufmann tarafından geliştirilen ve Neumann’ın daha sonra kendi argümantasyon
                            teorisinde  daha  da  ileriye  taşıdığı  karar  analizleri  gibi,  konuyla  ilgili  retorik
                            yaklaşımlar da en başından itibaren örtük olarak pragmatiktir.
                        126   Ayrıca bkz. Friedrich Müller, Recht − Sprache − Gewalt, 1975.
                        127   Bu  terim  için  ayrıca  bkz.  Habermas,  Wahrheit  und  Rechtfertigung,  1999,  s.
                            235.
                        128   Ayrıca Friedrich Müller (ed.), Untersuchungen zur Rechtslinguistik, 1989 adlı
                            derlemede yer alan hukukçular ve dilbilimciler arasındaki iş birliğine bakınız.

                        80
   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87