Page 81 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 81

Semantik Anlayışın Başarısızlığından Pragmatik Soruna Doğru

                        lumsal  alanında  gerçekleşir.  Böylece,  anlam  sorunsalı  (Bedeu-
                        tungsproblematik) teoriyi “zihin felsefesine ait alanından” çıkmaya ve
                        yargı  kararı  sorununu  pratik  argümantasyon  süreçlerinin  söylemsel
                        çerçevesi içerisinde yeniden ele almaya mecbur kılar.

                            Bu durum, kanunun semantiğini ve hukuk metodolojisini alt üst
                        etmektedir. Semantik sorunlar, uygulamadaki argümantasyon sürecin-
                        de  dil  kuralı  (Sprachregel)  üzerinde  standardizasyon  çatışmaları
                        (Normierungskonflikte)  olarak  kendini  göstermektedir.  Hukuk  meto-
                        dolojisi, doğru karara giden tek yolu gösterme gibi çözümsüz bir gö-
                        revden kurtularak anlam çatışmalarını (Bedeutungskonflikte) çözmeye
                        yönelik sosyal bir tekniğe dönüşmektedir. Kısacası, artık hukukçuların
                        akıl  yürütmeleri  de  dâhil  olmak  üzere  uygulamada  yaptıkları  şeyler
                        sosyal davranış olarak kabul edilebilir 121  ve böylelikle sistemin gerçek
                        iletişimsel  faaliyetleri  bir  nesnellik  (Objektivität)  kazanabilir. 122   Bu-
                        nunla  birlikte,  hukuki  metnin  anlamı  ve  hukuki  çalışma  metotlarına
                        dair meseleler halen mevcuttur; sadece (bu meselelerin) bağlamı de-
                        ğişmektedir: Bunlar artık hakimin kafasındaki tek doğru kararı oluş-
                        turmaya yönelik spekülatif bir model bağlamında değil, argümanların
                        değerlendirildiği pratik bir bağlamda söz konusu olur.
                            Peter Schiffauer, 1979 gibi erken bir tarihte, semantik analizden prag-
                                                            123
                        matik analize geçiş çağrısında bulunmuş  ve şöyle demiştir: “Anlam teori-



                            (Model: Yargı kararının gerekçesi). Buna karşılık, Teubner’in, Luhmann’ın ile-
                            tişim kavramını takiben kullandığı söylem kavramı daha geniştir, çünkü kav-
                            ramın zaten içerdiği rasyonellik iddiasından, eylemde bulunanların bakış açısı
                            ile iletişimin rastgele kendi kendini yeniden üretimi (Selbstreproduktion) yara-
                            rına  vazgeçilmiştir  (Model:  İnternette  gezinmek).”  Söylem  anlayışına  ilişkin
                            ayrıca  bkz.  Teubner,  Die  Episteme  des  Rechts,  in:  Grimm  (ed.),  Wachsende
                            Staatsaufgaben, 1990, s. 115 vd, Habermas, Foucault ve Luhmann’da söylem
                            anlayışı üzerine.
                        121   Luhmann, Das Recht der Gesellschaft, 1993, s. 363.
                        122   A.g.e., s. 367.
                        123   Schiffauer, Wortbedeutung und Rechtserkenntnis, 1979, s. 102 vd., s. 118 vd.

                                                                                         79
   76   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86