Page 425 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 425
Anayasal Direktiflerin Pratik Uygulamasına İlişkin Perspektifler
tır ki bu şekilde anlaşılan “hukuk” ile bağlayıcı bir ilişkinin tanınabil-
mesi yalnızca gerekçelendirme yoluyla mümkün görünür. 175
(b) Yargılamaya Dayalı Hukuk Devleti Anlayışı
Buna ek olarak geleneksel yasallık ilkesinin, yargılama odaklı bir
hukuk devleti anlayışı yönünde gelişmesi gerekçelendirme yükümlü-
lüğünü destekler. Kamu otoritesinin (öffentliche Gewalt) sadece ka-
nunlarla dizginlenmesi değil, aynı zamanda somut yargılamada diz-
ginleri sıkıca elde tutmanın vatandaş için ne kadar önemli olduğu bir-
çok yerde kendini göstermektedir: Uygulamada fiilen yaşanmış huku-
kun önemi, özellikle totaliter rejimlerdeki hukukun pratik olarak uy-
gulanmasının hiçbir şekilde hakların tam anlamıyla tanınmasını sağ-
lamadığı bölünmüş bir otoritede açıkça ortaya çıkar. 176 BVerfG’nin
içtihatlarında da yukarıda sözü edilen bir temel hakkın özellikle yargı-
lama sürecinde güvence altına alınması 177 , hukukun gerçekleştirilme-
sinde yargılamanın önemine ilişkin açık bir onaydır. Son olarak hu-
kukta, iki anayasa şerhinde ve hukuk devleti ilkesi başlığı altında,
“kamu otoritesinin (öffentliche Gewalt) örgütlenmesi ve yargılama
sürecindeki anayasal gerekliliklere” ve “örgütlenme ve yargılama ba-
kımından hukuk devletinin güvencelerine” ayrı bölümler ayrılmış-
175 Bu bağlamda, BVerfG, kararın normun lafzından artık gerekçelendirilmemesi
durumunda, (md. 3 I GG’de konumlandırılmış olmasına rağmen) anayasaya
aykırılığı eksik gerekçe noktasında kabul ederek yine aynı noktaya varır (ayrıca
bkz. yukarıda dn. 89, s. 394). Bu durumda, geleneksel anlayışa göre mahkeme
– kendini kanuna bağlılıktan kurtarırsa – en azından “hukuka” uymak zorunda
kalacaktır: Bu da gerekçe olmadan mümkün değildir.
176 Taraflardan biri için adaletin basitçe sağlanamayacağı şekilde tamamen dışa
dönük tasarlanmış bir yargılamanın etkileyici bir örneği olarak, eski DDR’deki
hâkimlerin, hukukun kasten ihlali nedeniyle cezalandırılabilirliği meselesini in-
celeyen BGH’nın Havemann olayındaki karar gösterilmektedir bkz. Spendel,
Der Fall Robert Havemann – Beispiel einer Justizfarce, in: JR 1999, 221 vd.
177 Ayrıca bkz. yukarıda s. 397 vd.
423