Page 424 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 424

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                        ten de süreklilik ve beklentiler bakımından istikrar sorunu ortaya çıkar. Bu
                        nedenle kanun, hâkimin kanun koyucu tarafından oluşturulan norm metniyle
                        bağlılığı şeklinde anlaşılmalıdır. Hâkim, bunu değiştiremez ve eğer (somut
                        olaya)  uygunsa,  kararını  buna  dayandırmalıdır.  Öte  yandan  hukuk,  her  üç
                        devlet erkinin yüksek mahkeme kararlarının yol gösterici ilkelerine dayanan
                        bu norm metinlerinin önceki yorumlarıyla bağlı olduğunu  gösterir. Bu  ne-
                        denle hukuk, somutlaşmış kanundur. Zaten § 839 BGB uyarınca, kamu gö-
                        revlisi yüksek mahkeme kararlarına uymak zorunda olmasa da bu kararları
                        dikkate almak zorundadır. Yani kamu görevlisi, yüksek mahkeme kararlarını
                        bilmek ve orada öne sürülen argümanları ya kendi argümanlarına dâhil et-
                        mek ya da kendi argümanlarıyla çürütmek zorundadır. Bu resmi görev, md.
                        20 III GG’de düzenlenen hukuk kavramında anayasal dayanak bulur. Ancak
                        bu şekilde, hâkimin bağlı olması (Bindung des Richters) ifadesini içeren md.
                        97 GG’den yalnızca kanunun da kastedildiği izah edilebilir. Bunun nedeni,
                        yüksek mahkeme kararları biçiminde ortaya çıkan hukukun yeni bir davada
                        argüman olarak kullanılabilmesi veya çürütülebilmesidir. Öte yandan bağla-
                        yıcılığın birincil konusunu oluşturan yasa bu şekilde çürütülemez.

                            Bununla birlikte, son olarak, bu soru, md. 97 I GG ile bağlantılı
                        olarak geliştirilen ve kanuna bağlılık postülasından türetilen gerekçe-
                        lendirme yükümlülüğü için önemli değildir: Md. 20 III GG’deki “hu-
                        kuk”, “yüksek mahkeme kararlarının yol gösterici ilkelerine” dönüşen
                        norm metinlerinin daha önceki somutlaştırmaları ise, somut olayda bu
                        somutlaştırmaların  anlamını  ayrıntılı  olarak  belirlemek  noktasında
                        mevcut yasal norm metinlerine karşın gerekçelendirme gerekliliğinin
                        özel bir anlamı yoktur. “Hukuku”, aşırı pozitif bir adalet kavramıyla
                        özleştirdiğimizde,  gerekçelendirme  zorunluluğu  (belirli  ve  mümkün
                        olduğunca bu niteliği hak edecek surette) daha da fazla bir anlam ifade
                        eder.  Burada  tercih  edilen  görüşün  aksine,  şekli  kanun  hukuku  söz
                        konusu olduğunda açık bir semantik bağın mümkün olduğu düşünülse
                        bile, “adalet ilkesi” bağlamında bunun saptanması o kadar zor olacak-






                        422
   419   420   421   422   423   424   425   426   427   428   429