Page 311 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 311

Unutulmuş Pragmatik Bağlar:
                                        Mahkeme Kararlarının Dilsel, Sosyal ve Argümantatif Koşulları

                            Demek ki hâkim, tam da yargılama sürecinin efendisi olması se-
                        bebiyle, eylemleriyle koşulsuz olarak bağlıdır. Bu, yalnızca bir para-
                        doks gibi görünmektedir. Zira esasen bu durum sadece söylemin, en
                        azından  Foucault’dan  beri  bilindiği  şekliyle,  konuşmacıların  elinde
                        olmadığının ve hatta yalnızca konuşmacılar tarafından ortaya konul-
                                            
                        madığının (sprechen)  bir ifadesidir. Tam aksine konuşmacılar, ancak
                        söylemin özneleri olarak söylem aracılığıyla mümkün kılınır ve oluş-
                        turulurlar, ayrıca bu anlamda da söylem ile ifade edilirler. 385  Yargıla-
                        ma sürecinin efendisi olarak hâkim için bu husus, somut olarak huku-
                        ku  konuştuğu  sırada  eylemlerinde  daima  hukuku  ortaya  koyan  biri
                        olarak görünmesi gerektiği anlamına gelir. Hâkim, eylemlerinde dai-
                        ma  kendini  böyle  sunmalı  ve  yalnızca  kendini  böyle  sunmakla  kal-
                        mamalı,  aynı  zamanda  kendini  böyle  açıklamalıdır.  Nihayet  hâkim
                        hem kendisi de hem de (yargılama sürecine) katılanlara böyle görün-
                        mek suretiyle yargılamada kalıcılık sağlamalıdır.
                            Bu yüzden hâkim ilk olarak, tabiri caizse “en baştan”, duruşma sa-
                        lonunda tarafların anayasadan kaynaklanan hukuki dinlenilme hakkı-
                        nın gereklerini yerine getirmekle yükümlüdür. O halde hâkim, (taraf-
                        ların) kendi argümanlarıyla, anlatımlarıyla ve beyanlarıyla söz sahibi
                        olmalarına müsaade etmek zorundadır. Bu durum kesinlikle hâkimin,
                        kararını verirken taraflara “dalkavukluk” etmek zorunda olduğu anla-
                        mına gelmez. Hâkim, tarafların beyanlarını ve itirazlarını dikkate al-
                        malıdır. Ancak bunlara uygun hareket etmek zorunda değildir. Kararı-
                        nın inşasında bu görünür etkiyi ortaya koyacak şekilde bunları kararı-






                            Çevirmen notu: Yazar orijinal metninde “sprechen” kelimesini yani konuşma
                            eylemi anlamına gelen bir ifade kullanmıştır. Konuşma eylemi ile söylemin or-
                            taya konulmasından bahsedilmektedir.
                        385   Bu konuya dair ayrıca bkz. Sauer, Der wiedergefundene Sohn. Diskursanalyse
                            eines Strafverfahrens vor dem niederländischen ‘Politierechter’, in: Hoffmann
                            (ed.), Rechtsdiskurse. Untersuchungen zur Kommunikation in Gerichtsverfah-
                            ren, 1989, s. 63 vd., 72 vd.

                                                                                        309
   306   307   308   309   310   311   312   313   314   315   316