Page 217 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 217

Unutulmuş Pragmatik Bağlar:
                                        Mahkeme Kararlarının Dilsel, Sosyal ve Argümantatif Koşulları

                            c) Anlamın Normatif Bir İşlevi Yoktur
                            Kanunun dilinin hâkimin kararını yönlendirip yönlendirmediği so-
                        rusu spontane hukuk dili teorisi tarafından olumlu olarak yanıtlanmak-
                        tadır. Bu teori kanunun; yargı kararını, en azından bir noktaya kadar,
                        belirlediğini varsaymaktadır. Bir kelimenin anlamının normatifliği dil
                        içerisinde  kolayca  görülmektedir.  Dolayısıyla  hukuk  teorisi,  kanunu
                        bir  bağlantı  potansiyeli  anlamında  bir  araç  olarak  değil,  aksine  bir
                        form olarak ele almaktadır. Elbette kanun aynı zamanda bir formdur.
                        Kanunun anlamı da önceki tüm kararlarda belirlendiği kadardır. Fakat
                        hakkında karar verilmesi beklenen somut olay için kanunun ne anlama
                        geldiği henüz bilinmemektedir. Bir kelimenin anlamının bağlayıcılığı
                        her şeyden önce toplumsal bir süreç içinde oluşturulmalıdır. Her iki
                        taraf  da  bunun  için  argümanlar  sunmaktadır.  Hâkim,  araçtan  forma
                        uzanan yolu tek başına katedemez. Monolojik bilgi bunun için yeterli
                        değildir. Hâkimin bu yolda ilerlemek için katılımcılara, onların argü-
                        manlarına ve anayasa tarafından kurulmuş eksiksiz bir usule ihtiyacı
                        vardır.

                            Hukuki yorumlama faaliyeti, sürekli olarak dilde önceden cevap-
                        lanmamış sorularla karşılaşır: Karar verilmiş olanı anlamak yerine, her
                        yerde sadece karar verme gerekliliği mevzubahistir. Hukukun yaratıl-
                        masında  her zaman,  anlamaya  yönelik bir teoriyle  ortadan  kaldırıla-
                        mayacak  bir  karar  unsuru  vardır.  Geçerlilikten  anlama  güvenli  bir
                        köprü kurmaya yönelik teorik postüla, pratikte işe yaramaz. Bariyerin
                        aşılmasının ardından göstergenin diğer tarafında saf bir gösteren bu-
                        lunmaz. Orada tek ve biricik anlam yerine yalnızca diğer gösterenler,
                        anlaşma  türlerinin  çelişkili  çokluğu  bulunur.  Bu  sebeple  hâkim,  ka-
                        nundaki  kelime  “bariyerini”  aştığında,  bariyerin  arkasında  hukuku
                        bulamaz ve “şerhlerin çok sesli kargaşasına” geri gönderilir. Ve en iyi
                        ihtimalle hukuk hakkında söz sahibi olarak bu kargaşadan kurtulabilir.

                            Öyleyse somut bir kararda hukuk dili teorisi her zaman tekzip edi-
                        lir. Anlam tek bir kelimeye bağlı değildir, durumdan soyut değildir ve



                                                                                        215
   212   213   214   215   216   217   218   219   220   221   222