Page 203 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 203

Unutulmuş Pragmatik Bağlar:
                                        Mahkeme Kararlarının Dilsel, Sosyal ve Argümantatif Koşulları

                        sorarız. Tüm  bu hususları bir araya getirdiğimizde, konuşmacı için  “bekâr
                        (erkeğin)”, evli olmasına rağmen bekâr hayatındaki zevklerinden vazgeçmek
                        istemeyen evli bir erkek anlamına geldiği kolaylıkla fark edilir. Konuşmacı,
                        “Bir kez bekâr olan her zaman bekardır.” nitelemesiyle bizi bu konuda des-
                        tekleyebilir.

                            c)  Yorumda İyi Niyet Prensibi

                            Semantik holizm, yalnızca diğer kişinin kendi ifadeleriyle ne söy-
                        lemek istediğini anlamayı mümkün kılmakla kalmaz. Öte yandan dil-
                        sel ifadelerin, yegâne belirleyici anlamı olarak, kazandığı tek bir an-
                        lamı olduğuna karar vermeye de engel olur. İlk bakışta karmaşık gö-
                        rünen  “yeşil”  kelimesinin  kullanım  örneğinden  de  anlaşılacağı  gibi,
                        bundan  farklı  olan  her  kullanıma,  ifadenin  kullanıldığı  bağlamdan
                        yeni bir anlam kazandırılır.

                            Bunun için, en başta düpedüz absürt görünen “bekar (erkek)” ifadesinin
                        kullanılması örneğinde görüldüğü gibi, diğer kişinin hangi konudan bahsetti-
                        ğini  ve  ne  yaptığını  çok  iyi  bildiğini  varsaymak  yeterlidir.  Bunun  için  de
                        sırasıyla  diğer  kişinin  genel  olarak  dünyada  bizden  farklı  şekilde  hareket
                        etmediğini, düşüncelerini ve kanaatlerini genel olarak bizimle aynı çizgide
                                                                                      78
                        oluşturduğunu farz etmemiz kâfidir. Bu “yorumda iyi niyet prensibi”  bizi,
                        mümkün  olduğunca  ifadelerin  anlamını  aramaya  sevk  eder.  Bunun  netice-
                        sinde, “kuşkusuz kendi anlayışımıza göre doğru bulduğumuz şeyin ne oldu-
                        ğuna bağlı olarak makul bir şekilde mümkün ise, (...) konuşmacılar haklıdır.
                        Bu yaklaşımı haklı çıkaran şey, tıpkı fikir birliği gibi fikir ayrılığının da sa-
                        dece geniş çaplı bir uzlaşma zemininde anlaşılır olduğu gerçeğidir. Bu ilke,
                        dile  uygulandığında  şu  anlama  gelir:  Birlikte  ne  kadar  çok  cümleyi  kabul
                        eder ya da reddedersek (bir yorumlama aracı vasıtasıyla olsun ya da olma-



                        78    Yalnızca “anlamanın şartları” bakımından bu prensip için bkz. Stüber, David-
                            sons  Theorie  sprachliche  Verstehens,  1993,  s.  144  vd.;  ayrıca  Schädler-Om,
                            Der soziale Charakter sprachlicher Bedeutung und propositionaler Einstellun-
                            gen, 1997, s. 54 vd.

                                                                                        201
   198   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208