Page 186 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 186
YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ
mel karşıtlık doğruluk/yanlışlık değil, anlaşılır/anlaşılmaz olmadır. Dil
kullanımının doğruluğu ya da uygunluğu üzerine normatif bir söylem
ancak anlaşılabilirlik temelinde oluşabilir. Bu şekilde bir dil normu
dile dayandırılamaz, daha ziyade ilgili bağlamdan çıkarılan somut
argümanlara ihtiyaç duyar. Dilin normatif bir özü yoktur, ancak nor-
matif bir potansiyeli vardır. Dilde doğruluk üzerine bir tartışma yapa-
biliriz ve dil normları oluşturabiliriz. Ancak dil, bu hususta sorumlu-
luğu üzerimizden almaz. Kendimiz bu normatifliğin mimarlarıyız ve
sebepler dolayısıyla bunun sorumluluğunu üstlenmek zorundayız.
Hukuk dili teorisinin riski de tam olarak bu sorumluluğu gizlemesinde
yatmaktadır. Böylece tam da bu noktada (aslında) gerekli olan sebep-
lerin, lüzumsuz görünmesine sebep olur.
2. Dil Düzeni Nasıl Sağlanır?
Öncelikle hukuk dili teorisinin objektif yönü dikkat çekicidir. Bu-
na göre dil, konuşmadan önce gelen doğal bir düzen olarak tezahür
eder. Dil, doğanın objektifliğine sahiptir. Belirli bir olayın norm kav-
ramı kapsamına girdiği (olumlu seçenek), norm kavramı kapsamına
girmediği (olumsuz seçenek) veya belirsizlik alanında olup olmadığı
(nötr seçenek) dil kuralına göre ölçülür. Böylelikle dil kuralı, Pa-
ris’teki ilk metre prototipi gibi, kesin bir ölçüt olarak konuşmanın dı-
şına yerleştirilir.
a) Objektif Bir Nesne Olarak Dil Kuralları
Gerçekten de hâkimin, konuşmasını belirleyebildiği, değiştirmek
ve biçimlendirmek zorunda kalmaksızın kolayca uyabildiği bir dil
düzeni var mıdır? Bir konuşmanın sorumluluk olmaksızın salt bir bilgi
icrası olduğu tasavvur edilebilir mi?
Hukuk dili teorisinin özünde, yargısal konuşmanın gizli kurallar
tarafından belirlendiği varsayımı bulunmaktadır. Yalnızca bu tür bir
kullanımdan bağımsız dil kuralları mevcut olduğunda, kanuni metinle-
rin anlaşılması ve uygulanması, semantik özellikler ve bunların dilbil-
184