Page 182 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 182

YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ

                        Adalet, talep edilmesine karşın sunulamaz. Çünkü adalet, hem kuralla-
                        ra uygun hem de her somut olayın özgünlüğü dikkate alınarak hüküm
                                          10
                        vermeyi gerektirir.
                            Bu durumun belirsizliği, yargılama sürecinin ihtilaflı doğası nede-
                        niyle daha da artmaktadır. Bir karmaşanın ortasındayken baskı altına
                        girmek kolaydır. İtirazların çatışmasında daima üstünlük sağlanacağı-
                        nın asla garantisi yoktur. Tartışan kitlenin yarattığı kargaşada yukarıda
                        bulunan  bir  tribün  koltuğunda  yer  almak  çok  daha  güvenli  olurdu.
                        Hukuk  teorisinde  bu  güvenli  tribün  koltuğuna  giden  yol,  pozitivizm
                        olarak adlandırılır.
                            Hâkim, kanundan şüpheye yer bırakmayacak bir ölçüt beklemek-
                        tedir. Bu beklenti pozitivizm tarafından sorgulanmamakta, aksine bir
                        aksiyom olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla, tipik bir hukuk meto-
                        dolojisi  ders  kitabı,  bir  davayı  karara  bağlamak  için  kanunun  nasıl
                        hizmet edeceği sorusuyla başlamaz. Daha ziyade kanunun karar verme
                        ölçütü olarak bu süreçte rol alması bir ön koşuldur ve bunu takip eden
                        metodoloji de tartışmasız bir şekilde bu amaca tabi kılınmıştır.

                            Pozitivizm açısından kesin bir ölçüt olarak kanunun rolü, hâkimin ka-
                        nunla bağlılığı ilkesiyle özdeştir. Bu ilke, hâkime hüküm verme yetkisi verir.
                                                                           11
                        Ancak,  ölçütleri  belirleme  yetkisi  kanun  koyucuya  aittir.   Dolayısıyla  hü-
                        küm verme yetkisi ile ölçüt koyma yetkisi birbirinden kesin olarak ayrılmış-
                        tır.  Kanun  yalnızca,  bir  “yasama  talimatı”  ya  da  direktifi  olarak,  hâkime
                        edimleri konusunda bir ölçüt getirebilir. Hâkim meşruluğunu, ancak kanunda
                        öngörülen ölçütleri uyguladığı takdirde elde etmiş olur. Uygulamada, meşru-
                        laştırma baskısı altında kalan hukukçuların yükünü üstlenen bir otorite bu-



                        10    Bu güçlük için  ayrıca bkz.  Derrida, Gesetzeskraft, 1991,  s. 51 vd.  Friedrich
                            Müller, Juristische Methodik, 1997, s. 118 vd.; Menke, Für eine Politik der De-
                            konstruktion.  Jacques  Derrida  über  Recht  und  Gerechtigkeit,  in:  Haverkamp,
                            Gewalt und Gerechtigkeit. Derrida-Benjamin, 1994, s. 279 vd.
                        11    Bu ayrıma dair örnek için ayrıca bkz. Looschelders/Roth, Juristische Methodik
                            im Prozeß der Rechtsanwendung, 1996, s. 5 vd.

                        180
   177   178   179   180   181   182   183   184   185   186   187