Page 178 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 178
YARGISAL GEREKÇELENDİRME TEORİSİ
analizi şeklindeki yeni bir yaklaşım, dilin yargılamada sosyal bir süreç
şeklindeki biçimsel oluşumunu görünür kılar.
Bu sebeple ilk kısımda öncelikle ortaya konan mesele, kanunun
dilinin hâkimin kararını ne tamamen ne de kısmen belirleyebileceği,
fakat yine de dilin, hâkimi etkileyebileceği (irritieren) hususudur
(bkz. sonraki bölüm A.). Bir belirleme yapılabilmesi, ancak somut bir
yargılama sürecinin sosyal boyutunda metnin belirli bir anlama geldi-
ğinin saptanması şeklinde mümkündür (ayrıca bkz. bölüm B.). Hal
böyle olunca bu süreçte yargılamada gerekli olan bir rasyonalite soru-
nu ortaya çıkmaktadır. İlk olarak, hukuksal açıdan eksik bir hukuk
devleti anlayışının sözde rasyonaliteleri ortadan kaldırılmalıdır. Bu-
nunla birlikte geleneksel hukuk dili teorisindeki engeller aşıldığında,
kanunun hukuktan bahsetmediği görülür. Hukuk, yargılama sürecinde
ortaya konulmalıdır.
A. Dilsel Koşullar: Dil, Hâkimin Kararını Yönlendirebilir
mi?
Başlangıç noktamız, yargısal söylemin bağlantılarını açıklamaya
çalışan örtülü hukuk dili teorisidir (ayrıca bkz. sonraki bölüm Ⅰ). Yar-
gısal konuşmanın pratik olarak etkili olan dilsel bağlarını dikkate ala-
bilmek adına, çağdaş dilbilim araştırmalarının yardımıyla bu teorinin
perspektifinin genişletilmesi gerekir (ayrıca bkz. aşağıda bölüm II).
Böylece, üç ana sorun – dilbilimsel düzenin nesnelliği, semantik ho-
lizm ve anlamın normatifliği – iki şekilde ele alınabilir. Bu da aynı
bakış açısıyla yalnızca hukuk dili teorisinin zayıflıklarının ortaya ko-
nulmasını değil, aynı zamanda dilbilimsel bakış açısı yardımıyla hu-
kuki tartışma için de değerli olan gözlemci bakış açısının gelişimini
sağlar:
Çevirmen notu: Burada “irritieren” kelimesi ile esasen hâkimin kanunun varlığı
sebebiyle tedirgin olacağı yani kanunun dilsel bir sınırlama olarak hâkimi etki-
leyebileceği kastedilmektedir.
176