Page 161 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 161

Semantik Anlayışın Başarısızlığından Pragmatik Soruna Doğru

                        leştirme eleştirisi, bu meşruiyet ölçütlerini de kapsadığı ölçüde, huku-
                        ki söylemin karmaşık gerçekliğini ıskalamış olur.

                            Bu durum, radikalleşmiş postmodern dil eleştirisinin retorik varsayımla-
                        rının, dil hakkındaki pozitivist kabulleri yalnızca soyut olarak olumsuzladı-
                        ğını  göstermektedir.  Somut  bir  kararın  özeti  niteliğindeki  esas  cümlesinin
                        norm  metninde  zaten  mevcut  olma  esası  olan  pozitivist  kural  platonizmi
                        (Regelplatonismus) yalnızca gerçekçi olmadığı için reddedilir ve aynı dere-
                        cede soyut karşıtı olan kural şüpheciliği ile (Regelskeptizismus) ikame edilir.
                        Dolayısıyla,  kanunun  bağlayıcılığına  dair  pozitivist  model,  gücün  hakikat
                        olarak gizlenmesinden başka bir şey değildir. Kanunun “doğru” yorumlan-
                        masının ardında, toplumsal ilişkilerin yalnızca güce dayalı bir şekilde düzen-
                        lenmesi yatmaktadır. Pozitivist dilbilim teorisinin bu şekilde olumsuza çev-
                        rilmesiyle birlikte, kural şüpheciliği yaklaşımı, eleştirinin belirli bir şeklini
                                 388
                        haklı  kılar :  Hukuki  söylemi  gayrimeşru  bir  hale  getirmek  için  “doğru”
                        yorum fikrini yok etmek ve gerçekte ne olduğunu ortaya çıkarmak gerekir.
                            Ama gerçekte neler olduğunu nasıl bilebiliriz? Yorumların çoklu-
                        ğu  dışında,  bu  maskeyi  düşürmeyi  mümkün  kılan  Arşimet  noktası
                        (archimedischer Punkt) nerededir? Sosyal gerçeklik doğrudan erişile-
                        bilir değildir, ancak yorum yoluyla bu gerçekliğe erişilebilir. Dahası
                        bu gerçeklik, dilsel eylemde değiştirilir ve hatta kısmen ilk kez üreti-
                        lir 389 . Bu durum, özellikle belirli bir perspektiften bakıldığında hukuki
                        söylemle  birleştirilebilecek  dil  eylemleri  için  geçerlidir.  Dolayısıyla,
                        “postmodern” hukuk teorisinin yaptığı gibi, mutlak doğru anlayış fik-
                        rinden  vazgeçildiğinde,  ortaya  çıkan  sadece  dilin  dayandığı  somut
                        sosyal güç değil, bunu iddia eden kişinin koşullara ilişkin yorumudur



                        388   Ayrıca bkz. Kennedy, The Tum to Interpretation, in: Southern California Law
                            Review, Volume 58, Jan. 1985, Nr. 1, s. 251 vd., özellikle 251 vd. “Eleştirel
                            hukuk hareketinde (critical legal movement)” mevcut olan kural şüpheciliğinin
                            risklerine ilişkin bu düşünce, Frankenberg’in eleştirisini gözden kaçırmaktadır,
                            bkz. Der Ernst im Recht, in: KJ 1987, s. 281 vd.
                        389   Ayrıca bkz. Wimmer, Bemerkungen zum Expose von Christensen/Jeand’Heur,
                            in: Friedrich Müller (ed.), Untersuchungen zur Rechtslinguistik, 1989, s. 13 vd.

                                                                                        159
   156   157   158   159   160   161   162   163   164   165   166