Page 119 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 119

Semantik Anlayışın Başarısızlığından Pragmatik Soruna Doğru

                            Elbette ahlaki meşruiyet, söylem teorisinin temel özelliğidir. Bu-
                        rada söylem teorisi, argümantasyona dayanan bir etiğin ortaya konma-
                        sının  güçlü  bir  yanı  olduğunu  kabul  eder.  Ancak  Buchwald,  doğru
                        ahlakın söylem teorisinden yana olduğuna dair geleneksel belirleme-
                        nin (Nachweis) ötesine geçmektedir. Dış gerekçe, telaffuz durumuna,
                        bilgi durumuna, karar zamanına ve hatta – bu teorik bağlamda tabi bir
                        durum  da  değil  –  ilgili  hukuk  sistemine  bağlı  kılınarak  daha  çok
                        pragmatik  bir  yöne  doğru  hareket  etmektedir.  Nihai  bir  gerekçenin
                        herkes tarafından mümkün görülmediği gerçeği göz önünde bulundu-
                        rulduğunda – Buchwald’ın ifade ettiği gibi –, normalde söylem teorisi
                        tarafından vurucu bir silah olarak kullanılan rasyonellik kavramının bu
                        şekilde  yumuşatılması  gerekmektedir.  Bu  rasyonellik  anlayışı  artık
                        zamansal bir endeksle (Index) donatılır ve böylece daha iyi veya daha
                        kötü gerekçelendirmelerin değerlendirilmesinde kullanılır. Amaç, ol-
                        gusal ihtimallere göre kararın gerekçelendirilmesini optimize etmektir.
                        Bu  noktada  Buchwald  için  merkezi  unsur,  ilkelerin  rasyonel  hukuki
                        tartımı kavramının geliştirilmesidir. 255

                            Ancak, bu ilkelerin  uygulamaya  konulması  rasyonellik  bakımın-
                        dan bir kazanım değildir. Daha ziyade: “bir ilke (ölçülülük, elverişli-
                        lik,  değerlerin  tartımı  vb.)  her  zaman  olmasa  da  çoğu  zaman  farklı
                        kararları gerekçelendirmek için kullanılabilir. O halde bir ilke belirt-
                        mek, yalnızca şu anlama gelir: Ayırmayı (Unterscheiden) sisteme geri
                        aktarmak. Son olarak ilke, formülasyonunun statikliği içinde, sistemin
                        işleyişinin  zamansallığını,  sistemin  günlük  pratiğinde  süregelen  tek-
                        rarlama ve değiştirme, yoğunlaştırma ve onaylama, ayırt etme ve ge-
                        çersiz kılmayı gizler. Bu daha sonra kuralların zaman içinde değişti-
                        rildiği durumlarda yeknesaklık imajı çizmek, yani tutarsızlığı tutarlılık
                        olarak göstermek için kullanılabilir”. 256  Hukukun bağlayıcılığının ye-
                        rini ahlakın bağlayıcı olmayan doğası almıştır. Buchwald belirsizlik-


                        255   Ayrıca bkz. a.g.e. s. 311 vd.
                        256   Luhmann, Das Recht der Gesellschaft, 1993, s. 347 vd.

                                                                                        117
   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123   124