Page 350 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 350
7.4 Kıyas Yoluyla Sonuç 331
Bazen “daha fazla-daha az” ilişkisine ilişkin sonuç, analitik veya ampirik olan, “de-
ğer yargısından bağımsız” öncüllerden türetilir. Örneğin sağır ve dilsiz olan bir kişinin
engellilik düzeyi, dilsiz olan (ancak sağır olmayan) birinden daha fazladır.
Klasik bir örnek verebiliriz. Önerme: İki kişinin aynı bisiklete binmesi yasaktır. Sonuç: Üç kişi-
nin aynı bisiklete binmesi yasaktır (karşılaştırma için: ör. Koch ve Rüssmann 1982, 259).
Karşılaştırma için: SN IV CR 1079/55 sayılı Polonya davası. Polonya Yüksek Mahkemesi, sağır
ve dilsiz kişilerin bir noter nezdinde hukuki işlem yapabilecekleri önermesinden yola çıkarak,
dilsiz olan (ancak sağır olmayan) bir kişinin bunu yapmaya daha fazla hakkı olduğu sonucuna
varmıştır (Peczenik 1962, 143).
Bununla birlikte, genellikle “daha fazla-daha az” ilişkisi, hukukun bazı kaynaklarında
ifade edilen ya da “serbest” olarak ifade edilen bir değer yargısına dayanmaktadır. Ör-
neğin yürürlüğe girmiş bir karar, henüz yürürlüğe girmemiş bir karardan “daha faz-
la”dır.
SN III CR 458/57 sayılı Polonya davası, bir başka örnek oluşturmaktadır. Polonya Yüksek
Mahkemesi, kendisi hakkında ehliyetsizlik kararı verilmiş olan bir kişinin, bu karar yürürlüğe
girdikten sonra kararın iptali için sadece bir vasi aracılığıyla değil bizzat başvuruda bulunabile-
ceği öncülünden hareketle, hakkında ehliyetsizlik kararı verilen kişinin, karar yürürlüğe girme-
den önce kararın iptali için başvuruda bulunmaya daha fazla hakkı olduğu sonucuna varmıştır
(Peczenik 1962, 144).
Yorumlayıcı, bu gibi davalarda bir ilke formüle eder ve karara bağlanacak davanın, bu
ilkenin gereklerini kanunun kapsadığı davalardan daha yüksek derecede karşıladığı
sonucuna varır.
Evleviyet argümanı şüpheli sonuçlara yol açabilir. Gizli bilgilerin yayımlanması, bu
bilgilerin arkadaşlara ifşa edilmesinden “daha fazlası” olarak değerlendirilebilir. Ancak
İsveç’te Basın Özgürlüğü Kanunu’nun (karşılaştırma için: 7. kısmın 3. maddesi) bir
sonucu olarak, bazı durumlarda gizli bilgileri yayımlayan bir yetkili cezai olarak sorum-
lu değildir. Ancak aynı yetkiliye bilgileri arkadaşlarına ifşa etmesi durumunda soruş-
turma açılır (karşılaştırma için: Ceza Kanunu’nun 20. kısmının 3. maddesinin 2. fıkra-
sı).
Böylece neyin “daha fazla” ve neyin “daha az” olduğuna karar veren ilke, diğer ilke-
lerle, başka bir deyişle diğer değer yargılarıyla rekabet hâlindedir. Bunları tartarken ve
dengelerken, diğer kıyas yoluyla muhakeme türleriyle ilgili anlatılanlara benzer husus-
lar dikkate alınır.
Dolayısıyla evleviyet argümanı, hukuki muhakemenin tutarlılığına katkıda bulun-
maktadır. Bu, diğer kıyas durumlarında daha da net bir şekilde görülür. Kıyas yoluyla
muhakemenin tutarlılığa katkıda bulunmasını sağlayan her şey, evleviyet temelinde
muhakeme için uygulanabilir. Ayrıca evleviyet temelinde muhakeme, durumlar arasın-
daki benzerliklerle ilgili ifadeler yerine daha güçlü karşılaştırmalı ifadeler (“daha fazla”
ve “daha az”) kullanıldığı için kendine göre bazı avantajlara sahiptir. Bir kanun hükmü-
nün ilgili şekilde benzer durumlara uygulanmaması, genellik gerekliliği ile çelişmekte-
dir. Kuralın uygulanmayı daha çok hak eden durumlara dahi uygulanmaması, sadece bu
gereklilikle değil, neyin daha fazla ve neyin daha az olduğunun belirtilmesi ilkesiyle de
çelişmektedir. Bu ilke, kendi tutarlı gerekçelendirmesine sahiptir. Bu göz ardı edildi-
ğinde, tutarlılık düzeyinin azalması kaçınılmazdır.