Page 353 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 353
334 7. Hukuki Muhakeme Yöntemleri
7.5.3 Kanunların Radikal Amaçsal Yorumu
Bu bağlamda şu sorular ortaya çıkar: 1) Kanunların amaçsal yorumundan önce başka
herhangi bir yorum yönteminin önceliği var mı? ve 2) Kanunların amaçsal yorumunun
desteğiyle, hangi yorumlama sorunlarının çözülmesi gereklidir?
Bu sorulardan birincisine verilen klasik yanıt, kanunların amaçsal yorumunun son
çare olduğunu varsayar. Yorumlanan hükümdeki belirsizliğin lafzi, mantıksal, sistema-
tik ve tarihsel yöntemler kullanılmasına rağmen giderilemediği durumlarda uygulanır.
Radikal amaçsal yaklaşım ise amaçsal yöntemin, yorumlama sürecinin en başından beri
geçerli olduğunu iddia eder.
Sorulardan ikincisine verilen klasik yanıt, kanunların amaçsal yorumunun, kısıtlayıcı
veya kapsamlı bir yorumlama gerçekleştirirken değil, yalnızca daha genel bir yeni nor-
mun indirgenmesi veya oluşturulması amaçlandığında kullanılması gerektiğini varsayar.
Radikal amaçsal yaklaşım ise amaçsal yöntemin her türlü yorum gereksiniminde uygu-
lanabileceğini iddia eder.
Kanunların radikal amaçsal yorumu, hukuki yöntemin 19. yüzyılın sonu ve 20. yüz-
yılın başındaki evriminin bir ürünüdür. Rudolf von Ihering’e göre hukuk sisteminin
içeriği, insanların bireysel ve ortak çıkarlarını yansıtır. Kanunun yorumlanması amaçsal
olmalıdır; şöyle ki, sadece maddi mallarla ilgili değil, aynı zamanda onur, sevgi, özgür-
lük, eğitim, din, sanat ve bilim ile ilgili olarak yasayla korunan menfaatleri dikkate
almalıdır. Bununla birlikte, Ihering, amaçsal yöntemi kusurlu görmüştür. Bu nedenle,
hukuki kavramların tanımlarında ceza kanunu sistematiğinde ve özel hukuk haklarının
sınıflandırılmasında “hükmün amacı” terimini kullanmayı reddetmiştir.
Hukukta “özgür bilimsel araştırma” yönteminin kurucusu olan Francois Gény’ye gö-
re, net olduğu durumlarda kanunun metni dikkate alınmalıdır. Diğer durumlarda, yo-
rumlayıcı hukukun diğer kaynaklarından da destek alarak kanuna esas teşkil eden değer
yargılarını belirlemeye çalışmalıdır. Bu kaynaklarda yanıt bulunamayan durumlarda
hâkim, menfaatlerin değerlendirilmesinde, adalet kavramlarının ve toplumsal fayda ile
ilgili hususların etkisi altında özgür bir yorumlama yapabilir.
Eugen Ehrlich’in “serbest hukuk ekolü” Gény’yi takip etmiştir. Ancak aralarında
Hermann Kantorowicz’in de bulunduğu Ehrlich’in öğrencileri aşağıda yer verilen daha
radikal görüşleri dile getirmişlerdir. Yanıtı, kanun metninde net bir şekilde belirtilme-
miş olan tüm sorular ile ilgili olarak hâkimin hazırlık belgeleri gibi kaynaklara başvur-
mak için hiçbir nedeni yoktur. Kanuna esas teşkil eden değer yargılarını reddetmekte
serbesttir ve davayı kanunla korunan menfaatlere ilişkin kendi değerlendirmesine göre
karara bağlayabilir. Dolayısıyla hâkimin kendi yargılarını, hislerini ve hatta sezgilerini
takip etme özgürlüğü, yalnızca çeşitli kuruluş ve usul kurallarının yorumlanması söz
konusu olduğunda kısıtlanır.
Philipp von Heck tarafından kurulan Interessenjurisprudenz (menfaatler içtihadı)
ekolü, serbest hukuk ekolünden daha ihtiyatlı bir yaklaşıma sahipti. Buna göre, yorum-
layıcı kendi iradesine veya hislerine değil, menfaatlere ilişkin araştırmaya ve kanunun
dayandığı değerler temelinde menfaatlerin değerlendirilmesine dayanmalıdır. Hakimler,
farklı yorumlama alternatiflerinin farklı menfaatleri koruyan sonuçlara götürdüğü du-
rumlarda, kanun koyucu tarafından kabul edilen ideolojiye ve değerlere (bunların ka-