Page 63 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 63
Semantik Anlayışın Başarısızlığından Pragmatik Soruna Doğru
semantik kurallar bir sözcüğün, mevcudiyeti halinde uygulanabilir ve
yokluğu halinde de uygulanamaz olduğu koşulları belirterek sözcüğün
anlamını belirler. Ampirik olarak belirlenecek olan bu kurallar açıksa,
lafzın anlamı ve dolayısıyla sınırlayıcı veya yanlışlayıcı gücü de sabit-
tir. Buna karşın belirsiz iseler, o zaman lafzın sınırlayıcı ve yanlışlayı-
cı bir işlevi yerine getiremediği görülmektedir. Koch, farklı belirsizlik
türlerini daha ayrıntılı bir şekilde inceleyerek bu algıyı (Schein) yıkar
84
(…).”
2. Anlamdan Hukuk Kuralına
a) Mantıksal-analitik yaklaşım, münferit bir kararın tamamıyla
kanunun dilinin denetimi altında olduğuna inanmayacak kadar ger-
85
çekçidir. Ancak yargısal faaliyetin esaslı bir kısmının belirlenebilir
olması gerekmektedir. Bu belirleme faaliyetinden yalnızca dil mesul-
dür. (Yargısal) karar için cumhuriyetin (Republik) tüm yükü ve huku-
kun tüm ağırlığı dilin üzerindedir. Bu modelde, bir yanda dil aracılı-
ğıyla yargısal bağlar alanı ile diğer yanda dil tarafından kontrol edil-
meyen yargısal sorumluluk alanı arasında kesin bir ayrım yapılabilir.
Bunun sonucunda iki yönlü (zweigleisig) bir gerekçelendirme ortaya
çıkacaktır: İlk bölümde gerçek dilsel anlama giden yolun izi sürül-
mekte, ikinci bölümde ise hâkimin karardaki kendi rolü (Entsc-
heidungsanteil) gerekçelendirilmektedir.
Ancak bu kadar kesin bir ayrım dilbilimsel olarak mümkün mü-
dür? Hukukçular genellikle bu sorunu çözümleyebileceklerini düşün-
86
mektedirler. Sonuçta iki devlet sınavını başarıyla geçmiş biri dil ye-
84 A.g.e., s. 100 vd.
85 Bu konuda Hans-Joachim Koch ile tamamen aynı fikirdedir ve bunu bir kez
daha açıkça vurgulamaktadır. Bkz. Hilgendorf, Argumentation in der Jurispru-
denz, 1991, s. 55.
86 Bkz. ayrıca Goethe’nin şu sözünü de hatırlatmak isterim: „Herkes konuştuğu
için, dil üzerine de konuşabileceğine inanır.”, in Maximen und Reflexionen, dtv
Bd. 21, 1963, s. 25.
61