Page 193 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 193
Unutulmuş Pragmatik Bağlar:
Mahkeme Kararlarının Dilsel, Sosyal ve Argümantatif Koşulları
40
bir başlangıca ne de açıklanabilir bir sona sahip olan evrelerdir” . Bu neden-
le dil, konuşmanın a priori bir düzeni değildir, aksine dil, ilgili semantik
uygulamadaki somut dil oyunlarının olumsal düzeni olarak değiştirilir veya
onaylanır.
Hukuki taleplerin aksine, dilde mantıksal semantik veya taksono-
mik yapısalcılık kategorileri bulunmaz. Bunlar daha çok, belirli amaç-
41
lar için dilin üretim sürecinden devralınmış metodolojik araçlardır .
Bu araçlar, yargısal söylemin yalnızca uymak zorunda olduğu objektif
bir dil düzenini oluşturmazlar. Hukuk dili oyununun düzeni önce dilde
bulunmaz, bilakis bu düzen ilk olarak hukukçuların konuşmalarında,
dogmatik, metodolojik ve dilsel yansımalarda oluşturulur.
3. Anlam Sorunu Dilin Bütününden Soyutlanabilir mi?
Hukuk dili teorisinin en dikkat çeken unsuru, anlamın esasa yöne-
42
lik kavranışında yatmaktadır. Tek bir kelime , anlamın taşıyıcısı ol-
malıdır. Fakat sorunsallık söz konusu olursa, başka bağlamlara başvu-
rulur. Ancak bu bağlamlar bu durumda nihai ve hükmedilebilir olur.
Burada dil, tipik hukuksal imge olarak, her bir parçanın bütünün içeri-
sinde sabit bir yere sahip olduğu bir organizma veya Radbruch’un
tabiriyle bir dokuma tezgâhıdır. Anlam farklılık değil, bir mevcudiyet-
tir.
40 Ayrıca bkz. Rudi Keller, Zur Theorie sprachlichen Wandels, in: ZGL 1982, s. l
vd., 11. Toplumsal fenomenlerin evrimsel açıklamaları için ayrıca bkz.: Pop-
per, Die Evolution und der Baum der Erkenntnis, in: Popper, Objektive Er-
kenntnis, 1974, s. 283 vd.; Popper, Ausgangspunkte, 1979, s. 243 vd.
41 Ayrıca bkz. Busse, Historische Semantik, 1987, s. 103 ve dn. 37.
42 Burada dilbilimsel detaylar göz ardı edilmelidir. Terminolojiye bağlı olarak
kelime düzeyinin altında “monemler” veya “morflar” olarak adlandırılan temel
anlam taşıyıcıları elbette bulunur. Bu teknik detaylar burada bir tarafa bırakıla-
bilir.
191