Page 310 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 310

HUKUKİ ARGÜMANTASYON TEORİSİ

                        kun dogmatiği olduğu iddiasıyla dogmatik tarafından benimsenmesi-
                           176
                        dir.  Hukuk bilimi olarak tatbik edilen dogmatiğin özelliği, en başta,
                        hukuk biliminin önermelerini daha büyük ölçüde kavramsal-sistematik
                        olarak işlemesi, henüz yargı kararlarına konu olmamış davaların çö-
                        zümü için önermeler sunması ve alternatif çözüm yolları ortaya koyma-
                        sıdır. Buna karşılık, emsal teşkil eden yargı kararlarının özelliği, her
                        şeyden önce, yargı kararı önermelerinin sadece önerilerin bildirilmesi
                        için değil, aynı zamanda eylemlerin icrası için de kullanılmasıdır. Em-
                        sal kararlar, Austin’in yukarıda zikredilen ayrımını kabul edecek olur-
                                                                                         177
                        sak, hukuk biliminden oldukça farklı bir edimsöz gücüne sahiptirler.
                        Elbette bu fark, dogmatik önermeler ile emsal kararların altında yatan
                        önermeler arasında, en azından içerikleri bakımından dikkat çeken de-
                        recede bir uyuşma bulunduğu gerçeğini gizlememelidir. Zaten tam da
                        bu nedenle, dogmatiğin işlevleri hakkında söylenenlerin çoğu, emsal
                        kararların işlevleri için de geçerlidir.

                                                                 178
                            Bu, özellikle stabilizasyon, ilerleme  ve sorumluluktan kur-
                        tarma 179  işlevleri için geçerlidir. Yukarıda ifade edilen hususlara bu
                        noktada işaret edilebilir. Emsal kararların değerlendirilmesi, istikrarı
                        sağlayarak aynı zamanda hukuki kesinliğe ve yargıya güven duyulma-
                        sına katkıda bulunur.

                            Fakat, hukuki kesinlik ve güven tek hedef değildir. Eğer öyle ol-
                        saydı, atalet ilkesinin sınırları dahilinde emsal kararlardan farklı karar
                        vermeye izin verilmemesi gerekirdi. Söylem teorisi açısından bakıldı-
                        ğında, evrenselleştirilebilirlik ilkesine ve atalet ilkesine uygun bir emsal
                        karar kullanımının ussallığının en önemli nedeni, genel pratik argüman-
                        tasyonun sınırlarında ortaya çıkar. Yukarıda açıklandığı üzere, söylem



                        176  Bu bağlamda Esser, “teori ve pratik arasındaki ‘döngüyü’ kontrol eden emsal
                            kararlar”dan isabetle bahseder (J. Esser, Vorverständnis und Methodenwahl in
                            der Rechtsfindung, S. 189).
                        177  Bkz. yukarıda S. 73 vd.
                        178   Bu konuda bkz. M. Kriele, a.g.e., S. 264 vd.
                        179   M. Kriele, a.g.e., S. 262 vd.


                        308
   305   306   307   308   309   310   311   312   313   314   315