Page 360 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 360

7.5 Kanunların Amaçsal Yorumu                                       341

                         Uppsala ekolünün, genellikle bedeli ne olursa olsun hukuki yönteme bir miktar “bilim-
                         sel”  sosyoloji  getirme  eğilimini  yansıtıyor  olabilir.  Ancak  geleneksel  hukuki  yöntem
                         sosyolojiden daha az rasyonel olmadığı için bu dolambaçlı yolun takip edilmesi gerek-
                         sizdir.


                         7.5.8  Ekelöf’e Göre Kanunların Amaçsal Yorumlaması. Sonuçlar


                         Ekelöf’ün yöntemi, kıyas yoluyla muhakemenin özel bir durumu yani sonuçların ilgili
                         benzerliklerine dayalı bir yasal kıyas olarak kabul edilebilir.
                            Ekelöf, diğer hususların yanı sıra, kendi yönteminin hem kanunların kapsamlı yorumlanmasının
                            hem de yasal kıyas yoluyla daha genel yeni normların yaratılmasının yerini alması gerektiğini
                            iddia etmektedir. Sonuç olarak bu yorumlama yöntemleri arasındaki ayrımın önemini reddet-
                            mektedir. Ancak bu tür bir şüpheciliğin bazı dezavantajları bulunmaktadır; karşılaştırma için:
                            yukarıdaki bölüm 7.3.
                            Frändberg (1973, 143 ve devamı), bir hukuki normun “hukuki temeli” kavramına dayanan bir
                            yasal kıyas kuramı geliştirmiştir. Bu kurama göre, hukuki norm (n), “istenen koşullar (t)” olarak
                            tanımlanmaktadır ve burada “n, t’ye ulaşmanın bir aracıdır” (a.g.e. 172). Frändberg’in “hukuki
                            temel” kavramı, Ekelöf’ün bakış açısı anlamında kanunun amacı ile açıkça ilişkilidir.
                         Sonuçlara yapılan  bu vurgu, kanunun otoritesine  sadakati korurken  sonuççu nedenler
                         önerme çabasını temsil etmektedir. Bu arada Uppsala ekolü de dâhil olmak üzere, Hu-
                         kuki Realizmin bir başka tipik özelliği, şu veya bu şekilde bir sonuççuluğu benimseme-
                         sidir.
                            Sonuççu nedenler, somut karakterleri sayesinde çeşitli tutarlılık ölçütlerine baş-
                         vurularak gerekçelendirilebilirler. Diğer taraftan kanunun otoritesi, hukukun değiş-
                         mezliğine başvurularak gerekçelendirilebilir. Tüm ciddi hukuki yorumlama yöntem-
                         lerinde olduğu gibi Ekelöf’ün yönteminde de bu iki değere dikkat edilmesi gerek-
                         mektedir.
                            Peki Ekelöf’ün yöntemi bu açılardan geleneksel hukuki yorumlama pratiğinden daha
                         mı üstündür? Ekelöf’ün aksi yöndeki görüşüne rağmen, geleneksel hukuki yöntemin, bir
                         bütün  olarak  Ekelöf’ün  radikal  sadeleştirmesinden  daha  yüksek  düzeyde  bir  hukuki
                         güvenlik sağladığından şüphe edilebilir. Bu nedenle yukarıda, geleneksel yöntem yerine
                         Ekelöf’ün  yönteminin  özel  olarak  uygulanmasının,  hukuki  muhakemenin  tutarlılığını
                         kesinlikle  azalttığını  savunduk.  Bu,  muhakemenin  ilk  bakışta  hukuktan  ve  ahlaktan
                         aldığı destek düzeyini azalttığı anlamına gelmektedir. Ayrıca bu yöntemin münhasıran
                         uygulanmasının muhtemelen muhakemenin öngörülebilirliğini ve dolayısıyla hukukun
                         değişmezliğini azalttığını savunduk.
                            Bu sonuçlar hiç de şaşırtıcı değildir. Yüzyıllardır devam eden hukuki söylem süre-
                         cinde, geleneksel yöntem tam olarak hukuki muhakemenin hem öngörülebilirliği hem
                         de tutarlılığı açısından birçok kez tahlile tabi tutulmuştur. Tüm bu evrim süreci gerçek-
                         ten değersiz olabilir mi?
                            Bazı davalarda, diğer yorumlama yöntemlerini kullanmak için daha ağır basan bir
                         neden yoksa Ekelöf yönteminin kullanılması gerekmektedir. Ancak bu yöntem, bir tekel
                         olmayı hak etmemektedir.
   355   356   357   358   359   360   361   362   363   364   365