ADALET BAKANI TUNÇ, MİLLETİN ZAFERİNE GİDEN YOLDA YARGI PANELİNE KATILDI

16 Temmuz 2024
Araştırma ve Geliştirme Merkezi

Türkiye Adalet Akademisince Yargıtay Konferans Salonu'nda düzenlenen Milletin Zaferine Giden Yolda Yargı isimli panelde konuşan Bakan Tunç, 15 Temmuz'da Türk milletinin "çok büyük bir kahramanlık" sergilediğini ve dünyaya demokrasi mücadelesinin nasıl yapılması gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Darbe girişimine karşı emniyet güçleri, vatansever askerler ve yargı mensuplarının da mücadele ettiğini vurgulayan Bakan Tunç, "O karanlık gecede ülkemizin geleceği için, bayrağımız için şehitler verdik." diye konuştu.

DARBECİLERİN PLANLARI İSTEDİKLERİ GİBİ YÜRÜMEDİ

Türk demokrasi tarihini "darbeler tarihi" olarak niteleyen Bakan Tunç, 27 Mayıs 1960 darbesiyle milli iradenin önünün kesildiğini, 1971'de muhtırayla demokrasiye müdahale edildiğini, 12 Eylül 1980 darbesiyle milli iradenin önünün bir kez daha kesildiğini anımsatarak, "Darbecilere çanak tutan, yardım eden bir yargı sistemi vardı. Darbecileri değil de darbe mağdurlarını yargılayan yargı sistemi vardı." ifadelerini kullandı.

Bakan Tunç, 90'lı yıllarda 28 Şubat postmodern darbesiyle seçilmiş hükümetin antidemokratik bir şekilde düşürüldüğünü, AK Parti'nin kuruluşundan sonra da kapatma davasıyla karşı karşıya kaldığını dile getirdi. Darbeci vesayetçi anlayışın 2000'li yıllarda çeşitli olaylarla başarılı olmaya çalıştığını, son olarak 15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunulduğunu aktaran Bakan Tunç, darbecilerin planlarının ise istedikleri gibi yürümediğini kaydetti.

Adalet Bakanı Tunç, darbe girişimi sırasında birçok yerin darbeciler tarafından hedef alındığını hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Vatansever vatandaşlarımız tankların önüne geçerek bedenleriyle engel olmaya çalıştı. Meclis bombalandı. Milletvekillerimiz hemen Meclis'e koştu ve darbeye karşı direneceklerini, 'Bomba da atsanız buradayız' dedi. Dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ kürsüde konuşma yaparken, yukarıdan bombalar yağıyordu. Düşmanın yapmadığını içimizdeki hainler yapmak istediler. Kurtuluş Savaşı'nda Polatlı'dan beri geçemeyen düşman, maalesef içimizdeki düşmanlar, o maşalar, o emperyalizmin maşaları Meclis'i bombalayabildiler."

DARBECİYLE HUKUK İÇERİSİNDE MÜCADELE EDEN BİR TUTUM SERGİLENDİ

Adalet Bakanı Tunç, devlet kademesindeki görevlilerin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyeleriyle "darbecilerle nasıl mücadele edileceği" konusunda çalışma yaptığını aktardı.

Bu kapsamda 20 Temmuz'da olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini anımsatan Bakan Tunç, "20 Temmuz bir karşı darbedir", "Siz kontrollü darbe yaptınız", "Bu bir oyundur, tiyatrodan ibarettir" diyenlerin de bulunduğunu ancak söz konusu sürecin hukuk çerçevesinde sürdürüldüğünü kaydetti.

OHAL kararnameleri sonrası FETÖ ile iltisaklı kişilerin ihraç edildiğini hatırlatan Bakan Tunç, "Bu örgütün ayıklanma süreci de kısa zamanda olacak gibi değildi. Kamudan ihraçlar içeren, FETÖ ile irtibatı ve iltisaklı olduğu değerlendirilen kurum ve kuruluşların kapatılmasına yönelik kararnameler Meclis'e gönderildi." bilgisini paylaştı.

Bunun yanı sıra hak arama yolunun da açık tutulduğunu vurgulayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Kararnameler Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi hale geldi. Bu derece demokratik, hukuk devletine saygılı, darbeciyle hukuk içerisinde mücadele eden bir tutum sergilendi." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Yılmaz Tunç, FETÖ kapsamında 125 bin kişinin yargılanması sonucu mahkumiyet kararı aldığını, 289 darbe davasının da sonuca bağlandığını bildirdi.

TERÖR BİR İNSANLIK SUÇUDUR, DARBE BİR TERÖR EYLEMİDİR

Adalet Bakanı Tunç, darbe girişiminden önce ve sonra firar eden örgüt mensuplarının bulunduğunu, söz konusu kişilerle ilgili iade taleplerinin halen devam ettiğini dile getirdi.

FETÖ mensuplarının iadesi konusunda bazı "müttefik" ülkelerin kayıtsız kaldığını ve ikiyüzlü davrandığını belirten Bakan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"'İnsan haklarına saygılıyız', 'demokrasinin beşiğiyiz' diyen ülkeler, maalesef Türkiye'nin insan hakları ve demokrasi mücadelesinde yanında olmadı. Amerika Birleşik Devletleri; FETÖ elebaşısı darbe girişiminden yıllar önce orada konuşlandırıldı. Ona orada bir karargah kuruldu ve oradan örgütü yönetti. Ve ABD'nin kontrolünde bunları gerçekleştirdi. 7 iade talebimiz var, 30'a yakın suç var. Tüm bunlar delileriyle sabit. Akıncı Üssü'nde o gece sivil imamlar suçüstü yakalandı. Bunların FETÖ elebaşıyla irtibatı ortada ama iade dosyalarımız bir türlü ABD Adalet Bakanlığından yargı makamlarına ulaştırılmadı. Avrupa Birliği ülkeleri; başta Almanya olmak üzere FETÖ elebaşlarını, irtibat ve iltisaklılarını misafir etmeye devam ediyor. Dost ülkelerin temsilcileri, Adalet Bakanları Türkiye'ye geldiğinde hep bunları ifade ediyoruz. Terör bir insanlık suçudur, darbe bir terör eylemidir. O nedenle, 'bu insanlık suçu, günü gelir sizin de başınıza geldiğinde bununla mücadele etmek uluslararası işbirliğini gerektirir' diyoruz. Her defasında onlara bunu izah ediyoruz."

DARBECİLERİ YARGILAYAN VE ONLARDAN HESAP SORAN BİR YARGIMIZ VAR

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 15 Temmuz'da yargının "büyük bir kahramanlık" gösterdiğini ve milletin yanında durduğunu vurguladı.

Geçmiş darbelerden ders çıkarıldığını ve yargının 15 Temmuz'da darbecilerden yana tavır almadığını dile getiren Bakan Tunç, şu ifadeleri kullandı:

"1960 darbesinde, 71 muhtırasında, 1980 darbesinde, 28 Şubat postmodern darbesinde darbecilerin yanında duran bir yargı sistemi vardı, vesayetçi anlayışına, darbeci anlayışa, Yassıada zihniyetine mensup bir yargımız vardı maalesef. Bunu üzülerek söylüyorum. Ama bunlardan ders çıkardık. O gün darbecilerin yanında duran, darbe mağdurlarını yargılayan bir yargımız varken, 15 Temmuz'da gördük ki darbe mağdurlarının hakkını savunan, milletin hakkını, hukukunu savunan, darbecileri yakalayan, gözaltı yapan, soruşturan, yargılayan ve onlardan hesap soran bir yargımız var. İşte bu yargımızla biz onur, gurur duyuyoruz. Yargımız her zamankinden daha bağımsız ve tarafsız bir şekilde yoluna devam ediyor."

Yargının bağımsız ve tarafsızlığı konusunda birtakım eleştirilerin bulunduğunu anımsatan Bakan Tunç, hatalı kararların düzeltilebileceğini ancak 24 bin hâkim ve savcının bir yanlış karar üzerinden töhmet altında bırakılmaması gerektiğini bildirdi.

Bakan Tunç, "15 Temmuz'da gördük ki yargı mensuplarımız milletin yargısı olarak iş başında o nedenle tarafsız ve bağımsız yargımıza güvenmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

MUHİTTİN ÖZDEMİR: YARGI 15 TEMMUZ'DAN YÜZÜNÜN AKIYLA ÇIKTI

Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir, panelde yaptığı konuşmada: “15 Temmuz’da FETÖ’cü askerlerin kalkıştığı hain darbe girişiminde vatanını korumak için şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum. Darbeye direnen, demokrasiye can veren aziz milletimize şükranlarımı sunuyorum.

Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yuvalanan hain bir grup tarafından, demokrasiye ve millet iradesine karşı gerçekleştirilen bu darbe girişimi, milletimiz tarafından hak ettiği karşılığı almış ve amacına ulaşamamıştır. 

Bu darbe girişimine karşı siyasi iradenin göstermiş olduğu yüksek liderlik, vatansever TSK, emniyet ve yargı mensuplarının anında vermiş oldukları tepki ve destansı bir şekilde direnen milletimizin kahramanca mücadelesi sayesinde demokrasimize yönelik bu alçak saldırı önlenmiştir. 

En başta Sayın Cumhurbaşkanımızın darbe girişimine karşı dik durması ve süreci doğru yönetmesi; milletimizin de Cumhurbaşkanımıza, hükümete ve devlete sahip çıkması; bu girişimin akamete uğramasına neden olmuş ve Türkiye büyük bir felaketin eşiğinden dönmüştür.

Demokratik ülkelerde yargı; hak ve özgürlükleri koruyucu ve genişletici bir tavır takınırken, ülkemizde tam tersine kendini resmi ideolojinin savunucusu ve taşıyıcısı olarak görmüş, vesayetçi anlayışın hakim olduğu dönemlerde, evrensel hukuk ilkelerinden, insan hak ve özgürlüklerinden ziyade ideolojik tercihler doğrultusunda kararlar vermiştir. 

Yargı mensupları, hukuk mekanizmalarını çalıştırmak yerine, zihinsel olarak darbecilerle birlikte hareket etmeyi seçmişler ve bu talihsiz dönemlerde en az darbeciler kadar rol almışlar, darbe dönemlerinde darbecilere yol gösterici olmuşlardır. 

27 Mayıs askeri darbesinden, 27 Nisan e-muhtırasına kadar yaşanan bütün darbe ve muhtıralarda, yargı; bu girişimlerde yardımcı olarak görev alırken; 17-25 Aralık sürecinde, bizzat yargı mensupları tarafından gerçekleştirilen bir darbe girişimine tanık olduk. 

Türkiye’de yaşanan bütün darbe ve muhtıralarda, iyi bir sınav veremeyen yargı; 15 Temmuz hain darbe girişiminin önündeki en büyük engellerden biri olmuş ve bu sınavdan yüzünün akıyla çıkmıştır. 

Darbe girişiminin ilk saatlerinden itibaren yargı mensupları büyük bir hızla harekete geçerek darbeciler hakkında gözaltı kararları vermiş, bütün yüksek yargı organları da darbe girişimini kınamış ve darbenin gayri meşru olduğunu belirtmişlerdir. 

Türkiye Adalet Akademisi de 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında iyi bir sınav vermiş, yargı teşkilatı içindeki FETÖ mensubu hâkim ve savcıların ihraçlarıyla ortaya çıkan boşluğu doldurmak amacıyla çok kısa bir süre içinde binlerce hâkim ve savcıyı eğiterek yargı teşkilatımıza kazandırmıştır.

15 Temmuz hain darbe girişimi; hukuk devletinin tam manasıyla hayata geçirilmesi ve her türlü vesayetin sonlandırılması için hâkim ve savcıların çok iyi yetiştirilmesi gerektiğini bir kez daha göstermiştir. 

Hâkim ve savcı adayları ile hâkim ve savcıların eğitiminden sorumlu bir kurum olan Türkiye Adalet Akademisi’nin misyonu da; Anayasa ve kanunlardan almış oldukları yetki çerçevesinde; hukuka ve insan haklarına bağlı, tarafsız, bağımsız, hür vicdanıyla karar veren, meslek etik ilkelerini benimseyen ve uygulayan, toplumun adalet ihtiyacına cevap verebilecek nitelikte hâkim ve savcılar yetiştirmektir.” dedi.